
İhtiyati tedbiri tamamlayan işlemler
HMK Madde 397
(1) İhtiyati tedbir kararı dava açılmasından önce verilmişse, tedbir talep eden, bu kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açmak ve dava açtığına ilişkin evrakı, kararı uygulayan memura ibrazla dosyaya koydurtmak ve karşılığında bir belge almak zorundadır. Aksi hâlde tedbir kendiliğinden kalkar.
(2) İhtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder.
(3) Tedbir kalkmış veya kaldırılmış ise bu husus ilgili yerlere bildirilir.
(4) İhtiyati tedbir dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır.
6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi
Maddede, geçici hukukî koruma olan ihtiyatî tedbir kararından sonra bu kararın hangi işlemlerle dava sonuna kadar korumaya dönüştürüleceği düzenlenmiştir.
Tedbirin geçiciliği dikkate alındığında, hukukî durumun uzun süre askıda kalması ve tedbirin karşı taraf üzerinde baskı unsuru olarak kullanılması düşünülemez. Bu sebeple tedbirin, kısa sürede davaya dönüştürülmesi, asıl talebin yargı organına yöneltilmesi gerekir. Tedbir, dava açılırken ya da dava açıldıktan sonra talep edilmişse, talepte bulunanın başka bir işlem yapmasına gerek yoktur. Ancak, maddenin birinci fıkrası uyarınca, dava açılmadan önce ihtiyatî tedbir istendiği hâllerde tedbir kararının uygulanmasının talep edildiği tarihten itibaren, onbeş gün içinde asıl davanın açılması ve dava açıldığına ilişkin evrakın da kararı uygulayan memura ibraz edilerek karşılığında belge alınması gereklidir. Bu işlemler tam olarak yerine getirilmediğinde tedbir kendiliğinden kalkacaktır.
İkinci fıkrada tedbir kararının hangi süre ile devam edeceği ve etkisini sürdüreceği düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanundan farklı olarak tedbirin etkisinin aksi belirtilmedikçe nihaî kararın kesinleşmesine kadar devam edeceği kabul edilmiştir. Eğer şartları oluştuğu kanaatine varılarak tedbire karar verilmişse, ortaya kesin bir nihaî karar çıkıncaya, yani uyuşmazlık tam olarak açıklığa kavuşuncaya kadar etkisini sürdürmesi ilkesi benimsenmiştir. Ancak, mahkemece bunun aksine de karar verilebilir. Özellikle, tedbir kararı verildikten sonra, asıl hükümde tedbir talep eden haksız çıkmışsa, mahkeme hükümle birlikte tedbirin de kaldırılmasına karar verebilir. Bu durumda kanun yoluna başvurulduğu aşamada tedbir kalkmış olacaktır. Bununla birlikte, örneğin usule ilişkin bir karar verilmişse, bu tedbirin kaldırılması için yeterli bir sebep oluşturmayabilir. Tüm bu hususlar mahkemece dikkate alınarak, gerekiyorsa hükümle birlikte tedbirin kaldırılmasına karar verilebilir. Tedbirin kaldırılmasına karar verilmedikçe, asıl olan nihaî kararın kesinleşmesine kadar tedbirin devam etmesidir. Bu fıkra ile uygulamada ortaya çıkan tartışma ve tereddütler bertaraf edilmeye çalışılmıştır.
Üçüncü fıkra ile tedbirin kaldırılması durumunda ilgili yerlere bildirilmesi düzenlenmiştir. Böylece tedbir konulurken bildirilen yerlere tedbirin kaldırıldığı da bildirilerek, tedbirin amacı dışında muhatabına zarar vermesinin önüne geçilmiştir.
Dördüncü fıkrada, tedbir dosyasının asıl dosyanın eki sayılacağı vurgulanmıştır. Bu, geçici korumanın asıl nihaî korumanın bir parçası olduğu ve onun tam olarak gerçekleşmesine hizmet ettiği düşüncesinin doğal bir sonucudur.
Adalet Komisyonu Değişiklik Gerekçesi
Tasarının 401 inci maddesinin başlığında geçen “merasim” ibaresi, daha açık bir ifade olan “işlemler” olarak, birinci fıkrada geçen “onbeş gün” ibaresi ise, sürelerin hesabında kolaylık sağlanması ve uygulamadan kaynaklanan sorunların giderilmesi amacıyla “iki hafta” olarak değiştirilmiş ve madde teselsül nedeniyle 403 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
HMK Madde 397 İhtiyati tedbiri tamamlayan işlemler
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/6072E. , 2018/11050K.
- HMK Madde 397
- İhtiyati tedbiri tamamlayan işlemler
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
26/09/2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna paralel olarak, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 18/03/2005 tarih ve 5311 Sayılı Kanun ile İcra İflas Kanununa eklenen geçici 7. maddeye göre, 5311 Sayılı Kanun hükümleri Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.
Alacaklı tarafından 02/12/2016 tarihinde başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibine karşı borçlu … Makina Nakliye İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., … Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmüş olan iflasın ertelenmesi davasında verilen 27/04/2016 tarihli iflasın ertelenmesi kararına dayanarak takibin iptali ve hacizlerin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin iflasın ertelenmesi kararında borçlu aleyhindeki icra takiplerinin durdurulmasına karar verildiği ve bu karar icra mahkemesince aşılarak (takip hakkında icra müdürlüğünce durdurma kararı verildiğinden) iflasın ertelenmesi kararından sonra başlatılan takip hakkında takibin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilemeyeceği gerekçesi ile reddine hükmedildiği, borçlu vekili tarafından şikayetin reddine dair ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu, … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 20/04/2017 tarihli ve 2017/649 E. – 2017/618 K. sayılı kararı ile; iflasın ertelenmesi hükmünde 21/08/2015 tarihli ara karara yönelik herhangi bir atfın mevcut olmadığı, ara kararda takip yapılmasını engelleyici herhangi bir hükmün bulunmadığı ve iflasın ertelenmesi hükmünde de açıkça iflasın ertelenmesinden sonra borçlu aleyhinde takip yapılmasını engelleyici bir hüküm bulunmadığı gerekçeleri ile HMK’nin 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, borçlu … Makina Nakliye İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasında 21/08/2015 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararında “…davacı hakkında yeni icra takibi başlatılmasının ihitiyati tedbir yoluyla önlenmesine…” karar verildiği, 27/04/2016 tarihli nihai kararda borçlu şirket hakkında başlatılacak “…takiplerin durdurulmasına…” karar verilmiş ancak 21/08/2015 tarihli ihtiyati tedbirin davacı şirket yönünden kaldırıldığına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. HMK’nin 397/2. madde gereğince ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince davacı yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddine hükmedilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK’nin 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 20/04/2017 tarih ve 2017/649 E. – 2017/618 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve … Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 22/02/2017 tarih ve 2017/5 E. – 2017/175 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
HMK Madde 397 İhtiyati tedbiri tamamlayan işlemler
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/4770E. , 2018/8130K.
- HMK Madde 397
- İhtiyati tedbiri tamamlayan işlemler
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince toplu görüşme sürecinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına dair ara karar kurulmuş ve bu hususta Bölge Adliye Mahkemesince de bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Alt işveren ile kamu işveren sendikaları arasındaki yetkilendirme konusundaki uyuşmazlığın, işçi sendikasının süreci devam ettirmesine engel teşkil etmeyeceği ve toplu görüşme sürecinin 6356 sayılı Kanun hükümlerine göre devam etmesi gerektiğinin anlaşılmasına göre, İlk Derece Mahkemesince belirtilen şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi doğru değil ise de, kararın kesinleşmesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 397/2. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararının etkisi kalkacağından, bu aşamada sadece eleştiri ile yetinilmiştir.
Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, 29.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
HMK Madde 397 İhtiyati tedbiri tamamlayan işlemler
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/24843E. , 2017/16045K.
- HMK Madde 397
- İhtiyati tedbiri tamamlayan işlemler
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından (1) adet bonoya dayalı olarak borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, borçlu şirket; iflasın ertelenmesi davasında lehine verilen ihtiyati tedbir kararı gereği takibin durdurulması ve iptali istemi ile icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece; anılan tedbir kararının (1) yıl olarak sürelendirildiği ve süresinin 27.02.2015 tarihinde biteceği, davacı borçlu hakkında da ihtiyati haciz kararının 08.10.2015 tarihinde alındığı, ihtiyati haciz kararının ise, tedbir kararının bitiminden sonra alındığı gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; borçlu şirket tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasında verilen Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.02.2015 tarih ve 2012/600 E., 2014/66 K. sayılı nihai kararının 3. maddesinin (a) bendine ait ‘İstisnalar’ başlığı altındaki (b) bendinde yer alan ‘Yukarıdaki istisnalar saklı olmak kaydıyla davacı hakkında’ yazılı kısmının (b-1) bendinde, takip borçlusu şikayetçi şirket hakkında; “… 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna dayalı takipler dahil olmak üzere hangi sebebe dayanırsa dayansın davacı hakkında başlamış ve başlayacak takiplerin, ihtiyati haciz uygulamalarının, ihtiyati tedbir uygulamalarının, icra ve iflas yoluyla takiplerden dolayı tüm muhafaza ve satış işlemlerinin, davadan sonraki her türlü hapis, takas, mahsup, temlik, teslim ve ilamlı veya ilamsız tahliye işlemleri ile İİK’nun 89/1. maddesindeki haciz ihbarnamelerinin durdurulmasına…” şeklinde tedbir kararı verildiği, alacaklı tarafından 05/01/2006 keşide tarihli (1) adet bonoya dayalı olarak, 08.10.2015 tarihli ihtiyati haciz kararı ile birlikte, 12.10.2015 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlu şirketin ise tedbir kararına istinaden takibin iptali istemi ile 20.10.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere, iflasın ertelenmesine ilişkin davaya bakan mahkemece, takip tarihinden önce verilen 27.02.2015 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile; anılan tarihten itibaren, borçlu şirket hakkında başlamış ve başlayacak takiplerin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmiş olup, alacaklı tarafından borçlu şirket hakkında yapılan takibin, tedbir devam ettiği sürece duracağı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, her ne kadar anılan tedbir kararı (1) yıl süreli olarak verildiyse de HMK.’nun 397. maddesi gereği, anılan iflas erteleme kararının kesinleşmesine kadar tedbir kararının etkisinin devam edeceği ve Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27.01.2016 tarihli cevabi yazıda ise, anılan kararın temyiz edildiği ve halen kesinleşmediğinin ifade olunduğu görülmekle, bu durumda tedbir kararının halen devam ettiğinin ve dolayısıyla geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir.
O halde, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.