Yargıtay İçtihatları, Avukat Murat ÖCAL, Bodrum Avukat, Datça Avukat, Marmaris Avukat, Fethiye Avukat, Çeşme Avukat, Aydın Avukat, Kuşadası Avukat, Alanya Avukat, Antalya Avukat, Adana Avukat, Mersin Avukat, Çeşme Avukat, Balıkesir Avukat, Çanakkale Avukat, Ankara Avukat, İstanbul Avukat, Yozgat Avukat, Sivas Avukat

Karar ve tebliği

HMK Madde 359

(1) Karar aşağıdaki hususları içerir:

a) Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları.

b) Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde müdahil olarak katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.

c) Tarafların iddia ve savunmalarının özeti.

ç) İlk derece mahkemesi kararının özeti.

d) İleri sürülen istinaf sebepleri.

e) Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep.

f) Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi.

g) Kararın verildiği tarih, başkan ve üyeler ile zabıt kâtibinin imzaları.

ğ) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.

(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

(3) (Ek:22/7/2020-7251/38 md.) Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir.

(4) (Ek: 20/7/2017-7035/30 md.)Temyizi kabil olmayan kararlar, ilk derece mahkemesi tarafından; temyizi kabil olan kararlar ise bölge adliye mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılır.**

*20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 30 uncu maddesiyle, bu maddenin başlığına “ve tebliği” ibaresi eklenmiştir.

**22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle, bu fıkradan sonra gelmek üzere maddeye fıkra eklenmiş, diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiş ve mevcut üçüncü fıkrasına “bölge adliye mahkemesi tarafından” ibaresinden sonra gelmek üzere “resen” ibaresi eklenmiştir.

6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi

Bölge adliye mahkemesi kararlarının içeriğine ilişkin bu maddede asliye hukuk mahkemeleri tarafından verilen kararların içeriğine ilişkin 301 inci madde ile paralellik sağlanmış, ancak istinaf yolunun özellikleri göz önüne alınarak bazı değişiklikler yapılmıştır. 4709 sayılı Kanunla Anayasanın 40 ıncı maddesinde yapılan değişiklik göz önünde bulundurularak, maddenin birinci fıkrasının (f) bendinde kanun yoluna başvuru süresinin kararda gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Adalet Komisyonu Değişiklik Gerekçesi

Tasarının 363 üncü maddesinin müzakereleri sırasında aşağıdaki gerekçelerle önerge verilmiştir.

“Dava dilekçesinin içeriği” kenar başlıklı 124 üncü maddede dava dilekçesinde yer alacak hususlar sayılırken Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına da yer verilmiş olması nedeniyle, aynı hususu düzenleyen maddeler arasındaki uyumun sağlanması bakımından bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendine “Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası” ibaresi eklenmiştir. Ayrıca, mahkemelerin iş yoğunluğu ve değişik sebepler gerekçe gösterilerek hüküm verildikten sonra gerekçeli kararın yazılmasının geciktirilmesini önlemek bakımından maddenin birinci fıkrasına (ğ) bendi eklenmiştir. Böylece, gerekçeli kararın hüküm sonucunun tefhiminden ne kadar zaman sonra yazıldığı da somut olarak görülecektir. Düzenleme, yazımda gecikmenin yol açabileceği sonuçları önleyici ve bu konuda gelişecek hukuki tartışmalarda ispatlayıcı bir işlev görecektir.”

Sözkonusu önerge Komisyonumuzca kabul edilmiş ve madde teselsül nedeniyle 365 inci madde olarak kabul edilmiştir.

HMK Madde 359 Karar ve tebliği

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/7311E. , 2023/103K.

  • HMK Madde 359
  • Karar ve tebliği

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki yetki itirazı ve takibin iptaline ilişkin şikayet davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, yetki itirazının reddine, davacı borçlu yönünden ipotek limiti olan 15.000.000.00 TL’yi aşan kısmı yönünden takibin iptaline karar verilmiştir.

Kararın borçlu vekili ve alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, yetki itirazının reddine, diğer taleplerin de reddine, karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Borçlu vekili dava dilekçesinde; üst sınır ipoteği tesis edildiğini, hesap kat ihtarnamesine yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, ipotek verilen taşınmazın … ilinde olduğunu, yetkili icra dairesinin … İcra Daireleri olduğunu, toplam borç miktarının üst sınır limitini aşmasının mümkün olmadığını, icra emrinde çek depo talebi, teminat mektubu depo talebi, masraf ve komisyon bedeli isimli alacak kalemlerinin talep edilemeyeceğini, teminat mektubu tazmin edilmediğinden depo talebinin hukuka aykırı olduğunu, ipoteğin, çek depo talebini (çek riskini) kapsamadığı, çeklerin … Ltd. Şti’ye ait olduğu, kefalet ve ipoteğin çek depo bedelini kapsamadığı, resmi senette kefalete ilişkin borca yönelik hüküm olmadığı, kendi borcuna yönelik kullanacağı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere ipotek tesis edildiği bu nedenle … İnşaat Ltd. Şti’nin borcunun eklenemeyeceği, bu alacak kalemlerinin ipotek kapsamında olmadığı, ipoteğin kapsamadığı gayrinakti krediler ve kefalet eklenerek ilamlı icra takibi yapıldığı, bu borçlar nedeniyle ilamlı icra takibi yapılamayacağını, gecikme cezalarının borcun içinde gösterildiğini, borca ve ferilerine itiraz ettiklerini beyan ederek, yetki itirazının kabulü ile takibin iptaline, bu talebin kabul edilmemesi halinde icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibin tüm icra dairelerinde yapılabileceğini, takip talebi ve icra emrinde taşınmazın sorumluluğunun ipotek limiti ile sınırlı olduğunun açıkça vurgulandığını, ihtar keşide edildiğini ve hesabın kat edildiğini, talep edilen alacak kalemlerinin hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, icra emrine karşı itiraz için İİK’nın 149/a maddesi gereğince ilamların icrasına ilişkin 33. ve devamı madde hükümlerinin uygulanması gerektiği aynı yasanın 34. maddesi uyarınca ilam niteliğindeki bu belge için her icra dairesinde takipte bulunulabileceği, alacaklı tarafından İİK’nın 150/ı maddesi göndermesi ile aynı Yasa’nın 149. maddesine göre ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılarak borçluya icra emri tebliğ edildiğine göre, İİK’nın 34. maddesi uyarınca yetki itirazının dinlenemeyeceği, ipoteğin üst sınır ipoteği olması halinde, borçlunun sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumlu olacağı, üst sınırı aşacak şekilde takibe ilaveler yapılamayacağı gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, yetki itirazının reddine, borçlu yönünden ipotek limiti olan 15.000.000.00 TL’yi aşan kısmı yönünden takibin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu ve alacaklı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde; şikayet dilekçesini tekrarla, eksik hüküm kurulduğunu dava dilekçesinin sonuç kısmında “İpoteğin kapsamadığı gayrinakti krediler ve kefalet eklenerek ilamlı icra takibi yapılamayacağından icra takibinin iptali, bu talep kabul edilmezse istenilmeyecek alacak kalemlerinin istenilmiş olması nedeniyle icra emrinin iptali” istenilmesine rağmen bu hususta gerekçeli kararda hüküm kurulmadığını, çek depo talebinin dayanağının … Ltd. Şti. nedeniyle olduğunu, teminat mektubu depo talebinin ve çek depo talebinin istenilemeyeceğini, asıl borçluAlp … Ltd. Şti. hakkında icra takibi yapılmadan kefilden borç talep edilemeyeceğini ve şikayet dilekçesinde ileri sürmediği sair hususları ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2-Davalı alacaklı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde; borçlunun ileri sürdüğü tüm hususların yerel mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle incelendiğini, dava açmasında bir hukuki yararının olmadığını, yerel mahkemenin kısmen kabul kararının hukuka aykırı olduğunu, takibin 15.000.000,00 TL ile sınırlı olması ve davalı tarafın ileri sürdüğü itirazların da itiraz dışı kalan 15.000.000,00 TL’lik borcu etkiler nitelikte olmaması hususu dikkate alındığında davanın reddi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; borçlu vekilinin istinaf başvurusun bakımından yapılan incelemede, HGK’nın 02.05.2007 tarih ve 2007/12-24 Esas, 239 sayılı kararı ve yerleşik Yargıtay İçtihatları ile kabul edildiği üzere; alacaklı bankanın nakdi kredi alacağının tahsiline ilişkin olarak usulüne uygun olarak başlattığı ipotekli takipte, gayrinakti kredi bedellerinin depo edilmesinin de istenebileceğinin anlaşıldığı, limitle sınırlı takip yapılması gerektiğinden ödeme halinde veya taşınmaz satılırsa bedeli dosyaya yatırıldığı takdirde dosya hesabı yapılacağından ve limitle sınırlı dosyaya ödeme yapılacağından bu aşamada çek depo talebinin veya teminat depo talebinin iptaline karar verilemeyeceği, sair hususlar şikayet dilekçesinde yer almadığından HMK’nın 25 ve 357/1. maddeleri gereği dikkate alınmadığı, borcun çok üzerinde temlik verildiği iddia edilmiş ise de tahsilat yapıldığı iddiasının olmadığı, kredi kartı ekstrelerinin dosyaya sunulduğu, takipte asıl borçlu da ipotekli taşınmaz maliki de şikayetçi borçlu olduğundan … Ltd. Şti. hakkında takip başlatılmamasının sonuca etkili olmadığı, gerekçeli kararın ikinci kez tebliği ikinci kez istinaf dilekçesi verme hakkı tanımayacağından 01.12.2020 tarihli dilekçenin dikkate alınmadığı, alacaklının katılma yoluyla istinaf başvurusu bakımından yapılan incelemede; takip talebi ve icra emri incelendiğinde; “alacak tutarı ipotek tutarından fazla olduğu için taşınmazın sorumluluğu ipotek limiti ile sınırlıdır.” ibaresinin mevcut olduğu alacaklının ipotek limiti ile sınırlı takip başlatmış olduğu gerekçeleri ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yetki itirazının reddine, diğer taleplerin de reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Borçlu vekili; müvekkilin kendi borcu yönünden ipotek veren, … şirketinin borcu nedeniyle de ipotek veren üçüncü kişi konumunda olduğunu, kamu düzeninden olan zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğunu … şirketinin taraf olarak eklenmemesi nedeniyle borca itiraz hakkının kısıtlandığını, bilirkişi raporunda, … şirketi için düzenlenen genel kredi sözleşmesinde henüz düzenlenmemiş ve/veya ibraz edilmemiş çek yaprakları için depo talep hakkı tanındığına ilişkin bir hüküm bulunmadığının açıkça belirtildiğini, ipotekle rehin altına alınmayan … şirketine ait çek depo bedelinin istenilmesinin ilama aykırılık olduğunu, dava dilekçesinin sonuç kısmında “İpoteğin kapsamadığı gayrinakti krediler ve kefalet eklenerek ilamlı icra takibi yapıldığından ve bu borçlar nedeniyle ilamlı icra takibi yapılamayacağından icra takibinin iptaline, bu talep kabul edilmezse istenilmeyecek alacak kalemlerinin istenilmiş olması nedeniyle icra emrinin iptaline” karar verilmesi istenilerek şikayet dilekçesinde bu talebe yer verildiğini ancak mahkemenin bu taleple ilgili hüküm kurmadığı, Bölge Adliye Mahkemesinin de bu hususa değinmediğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte yetki itirazı, icra emri ve takibin iptaline yönelik şikayet istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370. ve 359/2. maddeleri, İİK’nın 149 ve devamı maddeleri, İİK’nın 150/ı maddesi.

3. Değerlendirme
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
HMK’nın 297/2. ve 359/2.maddeleri gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır.
Somut olayda; borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; resmi senette kefalete ilişkin borca yönelik hüküm olmadığı, ipoteğin, kefalet ve çek depo bedelini kapsamadığı, kendi borcuna yönelik kullanacağı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere ipotek tesis edildiği bu nedenle … İnşaat Ltd. Şti’nin borcunun eklenemeyeceği, bu alacak kalemlerinin ipotek kapsamında olmadığı, ipoteğin kapsamadığı gayrinakti krediler ve kefalet eklenerek ilamlı icra takibi yapıldığı hususlarını ileri sürdüğü ancak İlk Derece Mahkemesince bu hususlarda bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Nitekim borçlu vekilinin istinaf dilekçesinin açıklamalar kısmının üçüncü paragrafında “…. eksik hüküm kurulduğunu dava dilekçesinin sonuç kısmında “İpoteğin kapsamadığı gayrinakti krediler ve kefalet eklenerek ilamlı icra takibi yapılamayacağından icra takibinin iptali, bu talep kabul edilmezse istenilmeyecek alacak kalemlerinin istenilmiş olması nedeniyle icra emrinin iptali” istenilmesine rağmen bu hususta gerekçeli kararda hüküm kurulmadığı …” açıklaması ile ilk derece mahkemesince dava dilekçesindeki talepleri hakkında eksik inceleme ile karar verildiği iddiasında bulunulduğu halde Bölge Adliye Mahkemesince de bu hususun değerlendirilmemesi doğru bulunmamıştır.

O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, HMK’nın 359/2. maddesi gözeltilmek suretiyle borçlunun ipoteğin üçüncü kişiye kefaletine ilişkin borçlarını ve gayrinakti kredileri kapsamadığına yönelik talepleri de incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlarda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden sonuca gidilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

HMK Madde 359 Karar ve tebliği

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/12356E. , 2022/13863K.

  • HMK Madde 359
  • Karar ve tebliği

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/ihale alıcısı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra, temyiz harç ve masrafları yatırıldığından adli yardım talebi hakkında karar verilmesine gerek olmadığı anlaşılmakla, işin gereği görüşülüp düşünüldü:

A) Davacının talebi;
Davacı vekili, bir çok nedenin yanı sıra satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu, ihaleye fesat karıştırmak sureti ile ihaleye girmelerinin engellendiğini iddia ederek … Satış İcra Dairesinin 2021/737 esas sayılı satış dosyasından yapılan 03/01/2022 tarihli ihalenin feshini,” talep etmiştir.

B) Davalıların cevabı;
Davalı alacaklı … ve Kredi Bankası vekili diğer savunmalarının yanı sıra 15/03/2022 tarihli duruşmada; “mazereti kabul etmiyoruz, duruşmayı uzatmaya matuftur, ara karar yerine getirilmemiştir, davacı üçüncü kişidir, bu nedenle mahkemenizce verilen süreye karşın teminat bedelini ve harcı yatırmamıştır, davanın reddine karar verilsin” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davalı ihale alıcısının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.

C) İlk Derece Mahkemesi’nin kararı:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda “.. Somut olayda; ihalenin feshini isteyen davacının İİK 134 kapsamında ilgili olmaması nedeniyle Mahkememizin 17/01/2022 tarihli ara kararı ile “İhale bedeli olan 865.000,00.-TL üzerinden hesaplanacak nispi harç oranının yarısı olan 7.305,31.-TL nispi harcın ve ihale bedelinin %5’i olan 43.250,00 TL teminat bedelinin, Mahkememiz ara kararının tebliğinden başlayarak 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı tarafça yatırılmasına, aksi takdirde ihalenin feshi şikâyetinin reddine karar verileceğinin ihtarına” karar verildiği, verilen ara karara ilişkin olarak davacıya ihtarlı tebligat çıkarıldığı, davacı tarafın tebliğe rağmen harç bedelini ve teminat bedelini yatırmadığı” gerekçesi ile, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Ç) İstinaf;
İlk Derece Mahkemesi kararını davacı istinaf etmiştir.

D) Bölge adliye Mahkemesi’nin kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda “Tüm dosya kapsamına göre; 7343 sayılı Yasa ile İİK’da yapılan değişikliklerin amacının ihale sürecinin uzamasını engellemek olduğunu, bu sebeple İİK 134 maddesi gereğince ilgili sıfatı bulunmayan üçüncü şahısların nisbi harca tabi tutulmasında ve teminat istenmesinde Anayasaya aykırılık bulunmadığı, kanunun amacının ihale sürecini kısaltmak olduğu gözönüne alındığında mahkemece verilen ihtaratta ve ihtaratın gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davacının dava açmak suretiyle ihale sürecini uzattığı gözönüne alındığında mahkemece davacı aleyhine ihale bedelinin %5’i oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği halde, davacı aleyhine davacı aleyhine para cezasına hükmedilmemesi isabetsiz olup, bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nun 353-(1)-b-2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek, esas hakkında;

1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nun 353-(1)-b-2 maddesi uyarınca esastan kısmen kabulüne; Antalya 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 15/03/2022 tarih, 2022/21 Esas 2022/165 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,

2-Şikayetin usulden reddine,

3-İhale bedelinin %5’si oranında olan 43.275 TL para cezasının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, ” karar verilmiştir.

E) Temyiz:
Kararı davacı süresinde temyiz etmiştir.

F) Gerekçe:
İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın ” davacı tarafın tebliğe rağmen harç bedelini ve teminat bedelini yatırmadığı ” gerekçesi ile, davanın usulden reddine karar verilmiş,

Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinin kararı esas olarak doğru bulunmakla birlikte, para cezası verilmesi için kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuştur.

Dosyada sorun “İİK. nun 7343 sayılı Kanun ile değ. 134. maddesindeki istisna taraflar dışında yatırılması gereken nispi harç ve teminatın niteliği ve buna bağlı olarak HMK. nın 114. maddesinde belirtilen dava şartı olup, olmadığı ve nispi harç ile teminatın tamamlatılma usulüdür.”

İcra takibi sırasında, 2004 sayılı İİK. na göre yapılan ihalenin feshine ilişkin hususlar Kanunun 134 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

İhalenin feshi davaları daha önce başvuranın kim olduğuna bakılmaksızın maktu harca tabi iken 2004 sayılı İİK. nun 134. maddesinde değişiklik yapan ve 30.11.2022 tarihinde yürürlüğe giren 7343 sayılı kanunun 27/4. maddesi ile davayı “ Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerin” açması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi kılınmıştır.

Ayrıca ihalenin feshi talebinde 7343 sayılı kanunun 27/5. maddesi ile davayı “ Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişiler” teminat yatırmakla yükümlü kılınmıştır.

Yargı harçları, 492 sayılı Harçlar Kanunda düzenlenmiş olup, dava açarken harç yatırılması şartı, HMK. nın 114. maddesinde belirtilen dava şartlarından değildir.

Dava harçları özel kanun ile düzenlenmiştir.

Kanunun “Noksan tesbit edilen değer üzerinden harcın ödenmesi” başlıklı 30. maddesi “Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu (HMK. md.150 ) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.

” hükmünü içermektedir.

HMK. ya göre bir şartın tamamlatılması, Mahkeme tarafından ilgilisine usulüne uygun şekilde süre verilmesi halinde mümkündür.

Verilecek süre yasal düzenlemeye uygun değil ise hukuki sonuç doğurmaz.

İİK.’nın 7343 sayılı kanunun 27. maddesi ile değişik 134. maddesi bu yasal düzenlemelere göre değerlendirildiğinde;

İhalenin feshi talebinin 30.11.2021 tarihinden sonra yapılması halinde kanunda belirtilen istisnai taraflar dışında kalan gerçek yada tüzel kişiler tarafından yapılması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olduğu ve nispi harcın yarısının peşin yatırılacağı tartışmasızdır.

Aynı şekilde ihale bedelinin % 5’i oranında teminat yatırılması da şarttır.

Mahkemece nispi harcın yatırtılmasına yönelik olarak 11.02.2022 tarihli tensibin 9. maddesi ile “İhale bedeli üzerinden hesaplanan ve İİK 134.maddesi gereği yatırılması gereken 204.930,00-TL’den peşin olarak yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile 204.849,30 TL eksik kalan nisbi harcın yatırılması için davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmesine, yatırılmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına, ” şeklinde,

Teminata ilişkin de 10. madde ile “İİK 134.maddesi gereğince ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin %5’i olan 300.000,00 TL teminatın 2 haftalık kesin süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılmasına, yatırılmadığı takdirde davanın usulden reddedileceğinin ihtarına, (tebligat ile ihtar edildi)” şeklinde ara kararları oluşturulmuştur.

Davanın ön inceleme duruşması 15.03.2022 tarihinde yapılmış ve davanın ” dava şartı yokluğundan reddine ” karar verilmiştir.

Noksan harcın nasıl tamamlanacağına ilişkin Harçlar Kanunu’nun 30. maddesindeki özel düzenleme karşısında harcın tamamlanmasına ilişkin verilecek süre “…takip eden celseye kadar..” dır.

Harçlar Kanunu’nun 30. maddesindeki düzenleme karşısında tensibin 9. maddesinde verilen 2 haftalık süre yasal olmayıp, yasaya uymayan bu süre hukuki sonuç doğurmaz.

Yukarıda belirtildiği üzere harca tabi bir davanın yürütülmesi kanunda belirtilen harcın yatırılmasına bağlıdır.Harçlar kanununun 30. maddesine göre harç yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz.

Bu düzenlemenin sonucu olarak “davayı yürütmeye yönelik hiç bir işlem yapılamaz, diğer dava şartları incelenemez.”

Dava harcı diğer dava şartlarından önce gelir.

Dava harcının yatırılması sağlanmadığından teminatın yatırılıp, yatırılmamasının ve teminatın yatırılmasına ilişkin ara kararının hukuki sonucu da yoktur.

Mahkemece davacıya, Harçlar Kanunu’ nun 30. maddesi uyarınca harçları tamamlaması için bir sonraki celseye kadar süre verilmesi gerekirken, celse arasında alınan 17.01.2022 tarihli ara kararı ile verilen iki haftaya itibar edilerek sonuca gidilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince bu hususlar gözden kaçırılarak davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Ayrıca, kabule göre de, davada birden fazla davalı olduğu halde, kararın hüküm fıkrasının 5. maddesindeki vekalet ücretinin hangi davalı lehine hüküm altına alındığı açıklanmadan “…davalıya..” şeklinde hüküm altına alınması HMK. nın 359/2. maddesine aykırı olup, infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalıdır.

Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş, öncelikle davacıya nispi harca yönelik olarak Harçlar Kanunu’ nun 30. maddesine uygun şekilde süre verip, harç yatırılırsa teminat şartına ilişkin işlemleri yeniden yaparak sonuca gitmektir.

SONUÇ:
Yukarıda yazılı nedenlerle, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 07/09/2022 tarih ve 2022/1353 E. 2022/1787 K. sayılı kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.12.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.