Yargıtay İçtihatları, Avukat Murat ÖCAL, Bodrum Avukat, Datça Avukat, Marmaris Avukat, Fethiye Avukat, Çeşme Avukat, Aydın Avukat, Kuşadası Avukat, Alanya Avukat, Antalya Avukat, Adana Avukat, Mersin Avukat, Çeşme Avukat, Balıkesir Avukat, Çanakkale Avukat, Ankara Avukat, İstanbul Avukat, Yozgat Avukat, Sivas Avukat

İstinaf dilekçesinin verilmesi

HMK Madde 343

(1) İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilir. İstinaf dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse, o mahkemece bölge adliye mahkemesi başvuru defterine kaydolunur ve başvurana ücretsiz bir alındı belgesi verilir.

(2) Kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmiş olan istinaf dilekçesi, bu mahkemece yukarıdaki fıkraya göre işlem yapıldıktan sonra kararı veren mahkemeye örnekleriyle birlikte gönderilir. Bu durum derhâl mahkemesine bildirilir.

(3) İstinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 118 inci madde hükmü uygulanır.

(4) Dosya, kararı veren mahkemece, istinaf dilekçesinde gösterilen daire ile bağlı kalınmaksızın, ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilir.

6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi

Maddede, istinaf dilekçesinin verilmesine ilişkin usul düzenlenmiş olup, istinaf dilekçesinin, kararı veren mahkemeye ya da kararı veren mahkeme dışında başka bir yer mahkemesine de verilebileceği; verilen istinaf dilekçesinin o mahkeme bölge adliye mahkemesi başvuru defterine kaydolunarak başvurana ücretsiz bir alındı belgesi verileceği öngörülmüştür.

İstinaf dilekçesinin kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmesi durumunda, istinaf dilekçesi, mahkeme tarafından bölge adliye mahkemesi başvuru defterine kaydolunduktan sonra kararı veren mahkemeye örnekleri ve varsa ekleriyle birlikte gönderilir ve durum derhâl mahkemesine bildirilir. “Bu durum derhâl mahkemesine bildirilir.” ifadesinden maksat, istinaf dilekçesinin kararı veren mahkemeye gönderilmesi nedeniyle yargılamadaki gecikmelerin ve bundan kaynaklanan hak kayıplarının önlenmesidir.

İstinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 123 üncü madde hükmü uygulanacaktır.

Ayrıca, kararı veren mahkemenin, istinaf dilekçesinde gösterilen daire ile bağlı kalmadan dosyayı ilgili bölge adliye mahkemesine göndereceği vurgulanmaktadır.

HMK Madde 343 İstinaf dilekçesinin verilmesi

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/6068E. , 2021/7378K.

  • HMK Madde 343
  • İstinaf dilekçesinin verilmesi

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
BİRLEŞEN DAVA : TRABZON ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/282 ESAS

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06.02.2018 tarih ve 2015/621 E- 2018/69 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 16.05.2018 tarih ve 2018/547 E- 2018/697 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dr. … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Asıl davada davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında tanzim olunan 12.09.2013 tarihli “Hazır Beton Alım-Satım Sözleşmesi” uyarınca davalı şirketin, Trabzon İli, Yalıncak Köyü, 122 ada, 88 parsel sayılı arazi üzerine yapılan Ramada Plaza Trabzon Hotel & Spa inşaatında kullanılacak TS EN 206-1 standardına uygun hazır betonu davacı şirkete teslim etme mükellefiyeti altına girdiğini, inşaat statik projesinin C30 cinsi betona göre hazırlanmış olması nedeniyle tarafların sözleşmenin 3. maddesinde, inşaata ağırlıklı olarak kullanılacak beton cinsinin C30 olması konusunda mutabık kaldığını, inşaatın denetimini üstlenen Trabzon Teknik Yapı Denetim Ltd. Şti.’nin inşaatta yaptığı olağan denetimlerde, kullanılan betonun 7 ve 28 günlük değerlerinin C30 seviyesinde olmadığını tespit ettiğini, bu konuda farklı tarihlerde 40 ayrı rapor düzenlendiğini, düzenlenen raporların tamamının ivedi şekilde davalı şirkete iletilerek sözleşmeye aykırılıkların düzeltilmesinin talep edildiğini, ancak davalı şirketin bu konuda hiçbir girişimde bulunmadığını, bu kapsamda sözleşmenin 7.3 maddesi uyarınca aykırılıkların giderilmesinin davacı şirket üzerine kaldığını, inşaat C30 cinsi betona göre projelendirildiğinden betonun C30 değeri taşımadığının tespiti üzerine yeni bir statik proje hazırlatılması ve inşaatın bir bölümünün can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla sağlamlaştırılması gerektiğini, gerekli sağlamlaştırmanın yapıldığını iddia ederek davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 202.968,97 TL’nin işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Asıl davada davalı vekili, davacı şirketin açmış olduğu davanın tamamen kötü niyetli olduğunu, davacının aldığı betonlardan dolayı davalı şirkete ödemediği 214.000,00 TL tutarında borcunun bulunduğunu, davalı tarafından davacı aleyhine 01.12.2015 tarihinde Trabzon 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/104015 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, iş bu davanın tamamen anılan borçtan kurtulmak için açıldığını, davacı şirketin dava dilekçesinde bahsettiği zararın ne olduğunun anlaşılamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Birleşen davada davacı vekili, davalı şirketin davacı şirketten aldığı ve kullandığı betonlardan dolayı ödemediği sekiz adet faturadan kaynaklanan borcunun bulunduğunu, bu borcun tahsili için Trabzon 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/104015 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe ve borca itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Birleşen davada davalı vekili, davacının sözleşme ile yüklendiği edimleri tam olarak yerine getirmediğini savunarak davanın reddi ile kötü niyet tazminatı istemiştir.

İlk Derece Mahkemesi’nce, taraflar arasında beton alımına ilişkin sözleşme akdedildiği, asıl davada davacının davalı tarafından teslim edilen betonların sözleşmede kararlaştırılan dayanıklılık özelliğine haiz olmaması sebebiyle davacının uğramış olduğu zararı talep ettiği, taraflar arasında yapılan sözleşmede teslim edilmesi kararlaştırılan hazır betonun dayanıklılığının C30 cinsi beton olması gerektiği, ancak inşaatın devamı sırasında bağımsız laboratuvardan alınan test sonuçlarında bir kısım hazır betonların C30 altında değere sahip olduğu, davacı tarafça inşaat tamamlandıktan sonra tek taraflı olarak yapılan güçlendirme projesi ile binanın ana taşıyıcılarının güçlendirilmesi yoluna gidildiği, bu durumun yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporundan açıkça anlaşıldığı, taraflar arasında yapılan sözleşmede malın kusurlu olarak teslim edilmesi sonucu uğranılan zarardan davalının sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, dolayısıyla davacının binanın güçlendirilmesi için yapmış olduğu faturalandırılan harcamalar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, ancak her ne kadar davacı güçlendirme kapsamında yapılan statik proje ve analizlere ait fatura miktarlarının tahsilini de istemiş ise de, dosya içerisine sunulan belgelerde güçlendirme projesinde proje müellifinin onayının olmadığı, ilgili belediye onayına sunulmadığı, sadece yapı denetim firmasınca onaylandığı, bu sebeple davacının yapılan statik proje ve analizlere ait fatura bedellerini isteyemeyeceği, birleşen davaya konu fatura bedellerinin asıl davada ileri sürülen iddialar nedeniyle ödenmediğinin anlaşıldığı, ancak birleşen davaya konu asıl alacak için birleşen davalının icra takibinden önce temerrüde düşürülmediği, bu sebeple takibin asıl alacak yönünden devamına karar vermek gerektiği, birleşen davaya konu fatura alacağının likit olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kısmen kabul-kısmen reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi’nce, asıl dava bakımından; taraflar arasında davacı Başaran Trabzon Otelcilik Turizm Ltd. Şti. tarafından yapılmakta olan otel inşaatında kullanılacak hazır betonun sözleşmede belirtilen nitelikte üretilerek sözleşmede yer alan fiyat üzerinden davacıya satılması konusunda sözleşme imzalandığı, inşaatın devamı sırasında inşaatın statik projesine göre C30 standardında olması gereken betonun, daha düşük standartta olduğunun anlaşılması üzerine güçlendirme imalatına gerek duyulduğu, bu imalatın başka firmalarca yapılıp bedelinin davacı tarafından ödendiği, sözleşmede malın kusurlu teslim edilmesi sonucu uğranılan zarardan davalının sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, birleşen dava bakımından; davaya konu fatura bedellerinin ödendiği iddiasında bulunulmadığı, faturalara konu betonun sözleşmeye uygun nitelikte bulunmaması nedeniyle ödemeden kaçınıldığının savunulduğu, ancak buna rağmen teslim alınan betonun inşaatın yapımında kullanıldığı, yapılan bu açıklamalar bağlamında asıl ve birleşen davaların kısmen kabul, kısmen reddine dair ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin her iki davaya yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
(1) İlk Derece Mahkemesi’nce verilen karar, davacı-birleşen davalı vekiline 28.02.2018 tarihinde, davalı-birleşen davacı vekiline 28.02.2018 tarihinde tebliğ olunmuştur. Davalı-birleşen davacı vekili 09.03.2018 havale tarihli istinaf dilekçesini sunmuş, davacı-birleşen davalı vekili ise Trabzon ( ) İcra Hukuk Mahkemesi Sayın Hakimliği’ne başlıklı 13.03.2018 havale tarihli bir dilekçe sunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf incelemesi yapılarak taraf vekillerinin her iki davaya yönelik istinaf başvuruları reddedilmiştir. Bu kez taraf vekilleri Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmuşlardır. Temyiz incelemesi yapan Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2019 tarih, 2018/2561 esas ve 2019/5529 karar sayılı geri çevirme ilamının (1) nolu bendi ile dosyada davacı-birleşen davalı Başaran … A.Ş. vekili tarafından verilen bir istinaf dilekçesine rastlanılmadığı ve ancak 13.03.2018 havale tarihli “Trabzon İcra Müdürlüğü’nün 2018/6507 esas sayılı takibinin iptali talebidir” başlıklı bir dilekçenin bulunduğu, Bölge Adliye Mahkemesi’nin gerekçeli kararında ise davacı-birleşen davalı vekilinin de istinaf kanun yoluna başvurduğunun bildirildiği, istinaf incelemesine esas olan davacı-birleşen davalı tarafından verilen istinaf dilekçesinin yukarıda anılan dilekçe olup olmadığının tespit edilmesi, davacı-birleşen davalı tarafından verilmiş başkaca bir dilekçe bulunması halinde verildiği tarihin tespiti ile dava dosyasına eklenmesi istenilmiştir. Geri çevirme kararından sonra dava dosyasına dilekçe sunan davacı-birleşen davalı vekili Av. … 03.02.2020 tarihli dilekçesi ile; Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/621 esas ve 2018/69 karar sayılı ilamına karşı istinaf yoluna başvurulduğunu, 13.03.2018 tarihinde istinaf harç ve masraflarının yatırıldığını, ancak UYAP sistemi üzerinden tarafları aynı olan ve Trabzon İcra Hukuk Mahkemesi’ne hitaben yazılmış bir başka dilekçenin zuhulen gönderildiğini, asıl istinaf dilekçelerinin ekte olduğunu bildirmiş, ilk defa asıl istinaf dilekçesi olarak eklenen dilekçenin 12.03.2018 tarihine ilişkin elektronik imzalı olduğu kayıtlardan anlaşılmıştır. Öte yandan Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.04.2021 tarihli cevabi yazısında, davacı vekilinin ekte bulunan dilekçesinin (Trabzon ( ) İcra Hukuk Mahkemesi Sayın Hakimliği’ne başlıklı) istinaf başvuru dilekçesi olarak kaydedildiği, aynı gün davacı vekilinin istinaf harçlarını yatırdığı, dilekçenin istinaf başvuru dilekçesi olarak işleme alındığı, dosya içerisinde davacı vekiline ait başka istinaf başvuru dilekçesine rastlanılmadığı bildirilmiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında dosya içeriğine, davacı-birleşen davalı vekili Av. …’in 03.02.2020 tarihli dilekçesindeki beyanlarına, Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.04.2021 tarihli cevabi yazısına ve temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi karar içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf incelemesine esas alınan davacı-birleşen davalı vekili dilekçesinin, Trabzon ( ) İcra Hukuk Mahkemesi Sayın Hakimliği’ne başlıklı dilekçe olduğu anlaşılmaktadır.

“İstinaf dilekçesinin verilmesi” başlıklı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 343 hükmü; “(1) İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilir. İstinaf dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse, o mahkemece bölge adliye mahkemesi başvuru defterine kaydolunur ve başvurana ücretsiz bir alındı belgesi verilir. (2) Kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmiş olan istinaf dilekçesi, bu mahkemece yukarıdaki fıkraya göre işlem yapıldıktan sonra kararı veren mahkemeye örnekleriyle birlikte gönderilir. Bu durum derhâl mahkemesine bildirilir. (3) İstinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 118 inci madde hükmü uygulanır. (4) Dosya, kararı veren mahkemece, istinaf dilekçesinde gösterilen daire ile bağlı kalınmaksızın, ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilir.” düzenlemesini içermektedir. Davacı-birleşen davalı vekili Av. … tarafından verilen 03.02.2020 tarihli dilekçeye ekli asıl istinaf dilekçesi olduğu belirtilen dilekçenin 12.03.2018 tarihli elektronik imzalı olduğu anlaşılmış olup yukarıya metni alınan HMK m. 343 hükmü de dikkate alınarak bu dilekçenin (asıl istinaf dilekçesi olduğu bildirilen) sistem üzerinden gönderilerek UYAP sistemine kaydedilip kaydedilmediği belirlenip sisteme, üzerinde kayıtlı elektronik imza tarihinde gönderilip kaydedildiğinin tespit edilmesi durumunda istinaf incelemesinde değerlendirilmesi gerekeceği anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen bozularak kaldırılması gerekmiştir.

(2) Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) nolu bend uyarınca taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davacı birleşen davada davalıdan alınarak asıl davada davalı birleşen davada davacıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 27/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

HMK Madde 343 İstinaf dilekçesinin verilmesi

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/2446E. , 2020/3521K.

  • HMK Madde 343
  • İstinaf dilekçesinin verilmesi

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Tapuya Şer Verilmesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından 23.03.2020 tarihli ek karar ve 19.02.2020 tarihli bölge adliye mahkemesi kararı temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Bölge adliye mahkemesince verilen 19/02/2020 tarihli karar, davalı kadın vekiline, 02/03/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, karar, davalı kadın vekili tarafından 20/03/2020 tarihli dilekçe ile temyiz edilmiş, bölge adliye mahkemesinin 23.03.2020 tarihli ek kararı ile, HMK’nın 366, 343 ve 118 maddeleri gereğince temyiz başvurusunun süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir. COVİD-19 salgını sebebiyle 7226 sayılı kanun geçici 1. madde ve 29/04/2020 tarih , 2480 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile tüm adli süreler 13/03/2020 tarihinden itibaren 15/06/2020 tarihine kadar durdurulduğundan davalı vekilinin 20/03/2020 tarihli temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulü ile bölge adliye mahkemesinin 23/03/2020 tarihli ek kararının bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

2-Davacı erkek; tarafların Gaziantep 4. Aile Mahkemesi’nin 2014/410-375 esas-karar sayılı kararı ile boşandıklarını, tarafların Gaziantep ili Şahinbey ilçesi 23 Nisan mahallesi 2238 ada 453 parsel 4+çatı katı 7 nolu bağımsız bölümün ölünceye kadar bila bedel karşılığı davacı erkeğin oturması, davacı erkeğin ölümünden sonra da söz konusu taşınmazın müşterek çocuk … ‘e bila bedel devredilmesi konusunda anlaştıklarını, boşanma ilamı uyarınca yapılan anlaşmanın tapuya şerh edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Gaziantep 4. Aile Mahkemesi’nin 2014/410-375 esas-karar sayılı kararı incelendiğinde tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmalarına karar verilmekle birlikte; kararın hüküm bölümünde “23.05.2014 tarihli dosya içerisindeki tarafların imzasını taşıyan protokolün çocuk ile şahsi münasebetine ilişkin kısmı hariç aynen tastikine” denilmekle yetinilmiştir. Anlaşmalı boşanmaya karar verilirken, protokolün (anlaşma) tasdiki hükmü yanında, protokol hükümlerinin de hüküm fıkrasına geçirilmesi gerekir. Hüküm fıkrasında davaya konu edilen bağımsız bölümün ölünceye kadar bila bedel karşılığı davacı erkeğin oturması, davacı erkeğin ölümünden sonra da söz konusu taşınmazın müşterek çocuk M… ‘e bila bedel devredilmesi konusunda anlaştıkları hususunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna göre, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple 23.03.2020 tarihli ek kararın kaldırılmasına ve hükmün yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.07.2020 (Çar.)

HMK Madde 343 İstinaf dilekçesinin verilmesi

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/1007E. , 2019/8696K.

  • HMK Madde 343
  • İstinaf dilekçesinin verilmesi

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

26.9.2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 18.3.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu’na eklenen geçici 7. maddeye göre, 5311 sayılı Kanun hükümleri Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.

Şikayetçi alacaklının itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, Gazianatep 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 18/04/2017 tarih ve 2017/31 E. – 2017/361 K. sayılı kararı ile davanın kabulü ile itirazın kaldırılmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesi kararına karşı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 15/11/2017 tarih ve 2017/2736 E. – 2017/2591 K. sayılı kararı ile; borçlunun istinaf başvurusunun usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 342/3. maddesinde; “İstinaf dilekçesi, başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda, diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 355 inci madde çerçevesinde gerekli inceleme yapılır” düzenlemesi yer almaktadır.

Aynı Kanunun 355. maddesinde de; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir” düzenlemesine yer verilmiş, aynı Kanunun 352/1. maddesinde ise; başvuru şartlarının yerine getirilmemesi ya da başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde gerekli kararın verileceği belirtilmiştir.

Somut olayda, icra mahkemesince verilen kararın borçlu vekiline 18.04.2017 tarihli celsede tefhim edildiği, borçlu vekilinin İİK’nın 363. maddesi uyarınca süresi içinde, yani 19.04.2017 günü, HMK’nın 342/3. maddesine uygun olacak şekilde istinaf dilekçesini (süre tutum) verdiği, gerekçeli kararın 31.05.2017 tarihinde tebliğine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesinin 13.06.2017 tarihinde süresinden sonra verildiği görülmektedir.

Bu durumda, bölge adliye mahkemesince yapılacak iş, HMK’nun 342/2/e ve 342/3. fıkralarında belirtildiği üzere, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nun 352 ve 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesidir. İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında, kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden, işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, HMK’nun 353/1-b-1. maddesi gereği, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekecektir.

O halde, bölge adliye mahkemesince, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verilmesine rağmen, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verilmediği, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı tespit edildiğine göre, HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, HMK’nın 352. maddesi gereği istemin usulden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ :Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 15/11/2017 tarih ve 2017/2736 E. – 2017/2591 K. kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca re’sen BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.