
Feragat ve kabul hâlinde yargılama giderleri
HMK Madde 312
(1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir.
(2) Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.
6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi
Yargılama giderlerinin hangi tarafa yükleneceği genel olarak, “Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 330 uncu maddede gösterilmiş ise de, feragat ve kabul davayı bitiren taraf işlemi olduğundan, tereddütleri gidermek bakımından, ayrıca düzenlenmesinde yarar görülmüştür. Madde, 1086 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin dili günümüz Türkçesine uyarlanarak, yeniden kaleme alınmıştır. Esasa ilişkin bir yenilik yoktur.
HMK Madde 312 Feragat ve kabul hâlinde yargılama giderleri
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/812E. , 2021/722K.
- HMK Madde 312
- Feragat ve kabul hâlinde yargılama giderleri
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetvelindeki sıraya şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Şikayetçi vekili, borçlu şirketin davacı belediyeye gayrimenkulün aynından kaynaklanan vergi borcu bulunduğunu, buna karşın alacaklarının sıra cetvelinde 4. sıraya yazıldığını öne sürerek müvekkilinin alacağının öncelikli alacak olarak kabulü ile sıra cetvelinin düzeltilmesini, taşınmazın aynından doğan vergi borçları ödettirilmeden yapılan tescil işleminin iptalini talep ve şikayet etmiştir.
Şikayet olunan vekili, icra müdürlüğü tarafından yapılan tüm işlemlerin yasaya uygun olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece, 05.03.2015 tarihinde şikayetin reddine dair verilen karar, Dairemizin 27.06.2016 tarihli ilamıyla sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş olup, yerel mahkeme bozma ilamına uyarak yapılan yargılama neticesinde şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.
Şikayet olunan vekilinin temyizi üzerine, mahkeme temyiz talebinin süresinde olmadığından bahisle reddine karar vermiştir.
Temyiz talebinin reddine ilişkin kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir.
Basit yargılama usulünde tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK’nın 312/2. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hükme ilişkin tüm hususları gerekçesi ile birlikte tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada aynı hükme dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu (çoğu kez anılan madde hükmüne uygun olarak hazırlanmadan) tutanağa geçirilip, tefhim edilmekle, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
Yargılama sonunda şikayetin kabulüne şeklinde verilen kısa karar, şikayet olunan vekilinin yüzüne karşı 19.09.2019 tarihinde tefhim edilmiş ise de, gerekçeli karar daha sonra yazılmıştır. Tefhim edilen kısa kararda hükmün yasal unsurları tümüyle yer almamaktadır. İİK’nın 363. maddesi uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması hükmün HMK’nın 321/2. maddesi uyarınca yazılıp, tefhimine bağlıdır. Bu durumda karar tarihinde şikayet olunan vekiline usulüne göre tebliğ edilmiş gerekçeli karar bulunmadığından, 19.09.2019 tarihli temyiz talebinin reddine dair kararın kaldırılarak temyizin süresinde yapıldığı kabul edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi mümkün olmadığından şikayet olunan vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle şikayet olunan vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
HMK Madde 312 Feragat ve kabul hâlinde yargılama giderleri
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/1841E. , 2021/4692K.
- HMK Madde 312
- Feragat ve kabul hâlinde yargılama giderleri
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Paydaşlararası Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili; müvekkilinin Hatay ili, Erzin ilçesi, 815 parsel sayılı taşınmazda 1/3 hisse ile paydaş olduğunu, davalıların hisselerinden fazla yer kullandıklarını, bu nedenle müvekkilinin hissesini kullanamadığını, haksız işgal nedeniyle hissesi karşılığı olan yeri bahçe yetiştirerek, ekip biçerek veya kiraya vererek gelir elde edemediğini, bu nedenle dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisilin işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiş, 09.06.2015 tarihinde verdiği dilekçe ile davalı … dışındaki diğer davalılarla ilgili davasından feragat etmiştir.
Davalı … vekili; dava konusu yerdeki narenciye ağaçlarını müvekkilinin dikerek yetiştirdiğini, iyiniyetli olduğunu, bu nedenle davanın reddini, Mahkeme aksi düşüncede ise ecrimisilin boş arazi üzerinden hesaplanması gerektiğini belirtmiştir.
Mahkemece; davacının kullanma iradesini davalılara iletmesine karşın taşınmazları kullanmasına izin verilmediği gibi kullanım karşılığı bir bedel de ödenmediği, tarafların taşınmazda paylı mülkiyet şeklinde hissedar oldukları, davalıların dava konusu taşınmazları hissesinden fazla olarak haksız kullandığı belirtilerek, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisil bedeli 16.038,00 TL’nin davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine, … dışındaki davalılar açısından davanın feragat nedeni ile reddine, elatmanın önlenmesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava; paydaşlar arası ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 815 parselin 160.000 m2 tarla vasfıyla tapuda kayıtlı olduğu, tarafların paydaş, davacının 1/3, davalının ise 300/2400 hissesi olduğu, 21.11.2015 tarihli fen bilirkişisi raporuna göre; davacı … hissesine tecavüz edilen alanın 14.101,62 m2 olarak belirlendiği, davalının parsel üzerindeki narenciye ağaçlarını kendisinin dikip, yetiştirdiği konusunda taraflar arasında her hangi bir ihtilaf olmadığı, 23.11.2015 tarihli ziraat bilirkişisi raporuna göre ise; boş arazi üzerinden hesaplanan 5 yıllık ecrimisilin 19.704,00 TL olduğu, davacı vekilince verilen 25.11.2015 tarihli dilekçede; hem fen, hem de ziraat bilirkişi raporlarına bir diyeceklerinin olmadığını belirttiği anlaşılmaktadır.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. HMK’nin 26/1.maddesi; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” 297/2. maddesi ise; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklindedir. Bu doğrultuda somut olayda; davacının 5 yıllık ecrimisil talep ettiği, Mahkemece de gerekçe kısmında 5 yıllık ecrimisile hükmedildiği belirtilmesine rağmen, kurulan hükümde 4 yıllık miktar olan 16.038,00 TL’ye hükmedilmesi, davacının faiz talebi olmasına rağmen buna ilişkin bir karar verilmemesi, yine davacının elatmaya ilişkin bir talebi olmamasına rağmen bununla ilgili hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan harç, kabul edilen tutar üzerinden davalıdan tahsil edilir. Mahkemece, davacıdan da harç tahsili yapılması hatalı olduğu gibi peşin harçtan artan kısmın da davacıya iadesine karar verilmemesi yanlıştır. Ayrıca HMK’nin 312/1 ve 326/2. maddelerine göre; feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Bu doğrultuda; hükümde yargılama giderleri ile ilgili kabul ve ret oranına göre belirleme yapılmışsa da; hakkında feragat nedeniyle ret kararı verilen davalılardan yargılama gideri ve vekalet ücreti tahsil edilmesi isabetli değildir. Yapılan masrafların kabul ve ret oranına göre davalı …’e yükletilmesi, yine davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin de davalı …’den alınmasına karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Davacı vekilinin (2) numaralı bentte belirtilen temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte sayılan nedenlerle sair temyiz itirazlarının REDDİNE, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.