
Keşfe katlanma zorunluluğu
HMK Madde 291
(1) Taraflar ve üçüncü kişiler keşif kararının gereğine uymak ve engelleyici tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadırlar.
(2) Keşif yapılmasına taraflardan birinin karşı koyması hâlinde, o kimse ispat yükü kendisine düşen taraf ise bu delilden vazgeçmiş; diğer taraf ise iddia edilen vakıayı kabul etmiş sayılır. Şu kadar ki, hâkim duruma ve karşı koyma sebebine göre bu hükmü uygulamayabilir.
(3) Keşif, üçüncü kişi için uygun olan zamanda yapılır. Keşif zamanı ve yeri üçüncü kişiye bildirilir. Gecikmesinde zarar umulan hâllerde bildirim yapılmaksızın keşif icra edilir. Keşfe karşı koyma hâlinde hâkim, üçüncü kişiyi karşı koymanın sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm eder; gerektiğinde zor kullanılmasına karar verebilir. Ancak, üçüncü kişi tanıklıktan çekinme sebeplerine dayanarak keşfe katlanma yükümlülüğünden kaçınabilir.
6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi
Mahkeme çalışmalarının kolaylaştırılması, taraflar için dürüstlük kuralının bir sonucu, üçüncü kişiler için de kamu düzeninin sağlanmasının gereğidir. Taraflar ve üçüncü kişiler, keşif kararının gereğine uymak ve ayrıca keşfi engelleyici davranışlardan kaçınmak zorundadırlar. İncelemenin konusu; beden muayenesi, doku alınması, bir belgenin tetkiki veya zilyet olunan yere girilmesi gibi zorunlulukları gerektirebilir.
İkinci fıkrada, taraflardan birinin keşif kararına uymaması yahut engelleyici davranış içine girmesi hâlinde müeyyidenin ne olacağı açıklanmıştır. O kişi, ispat yükü kendisine düşen taraf ise bu delilden vazgeçmiş, diğer taraf ise iddia edilen vakıayı kabul etmiş sayılacaktır. Kaçınma makul bir sebebe dayandırılıyorsa duruma göre bu hüküm uygulanmayabilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, keşif, üçüncü kişi bakımından uygun olan zamanda yapılır. Doğaldır ki mahkeme keşif zamanını tayin ederken tarafların durumunu da göz önünde bulunduracaktır. Dava dışı olan üçüncü kişiye keşfin yeri ve zamanı hakkında keşiften önce bilgi verilmelidir. Gecikmesinde zarar doğacak hâllerde bu bildirimden vazgeçilebilir. Üçüncü kişini keşfe karşı koyması, engelleyici davranış içerisine girmesi hâlinde, hâkim zor kullanabileceği gibi, maddedeki diğer müeyyideleri de uygular. Ancak üçüncü kişi, tanıklıktan çekinme sebepleri varsa keşfe katlanmak zorunda değildir.
HMK Madde 291 Keşfe katlanma zorunluluğu
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/6649E. , 2022/8461K.
- HMK Madde 291
- Keşfe katlanma zorunluluğu
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davaların reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
… ili ….,ilçesinde 3402 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında, …,Mahallesi çalışma alanında bulunan 103 ada 4 parsel sayılı 27.996,17 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü olduğu kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, tarla vasfıyla …..,adına tespit edilmiştir.
Davacı …, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kadastro tespitinin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın askı ilan süresinde açılmadığı gerekçesiyle verilen davanın reddine ilişkin önceki hüküm, davacının temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 21.06.2018 tarih ve 2016/1899 Esas, 2018/4179 Karar sayılı ilamıyla; “davanın askı ilan süresi içerisinde açılmış olması nedeniyle görevli mahkemenin kadastro mahkemesi olduğu açıklanarak, görevsizlik kararı verilmesinin isabetsizliğine” değinilerek bozulmuştur.
Bozma ilamı sonrası davacı Hazine tarafından, aynı taşınmaz hakkında kullanım olmadığı iddiasına dayalı olarak açılan dava, eldeki dosyayla birleştirilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı ve asli müdahil Hazine yönünden davanın reddine, çekişmeli 103 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tespitteki yüzölçümü ve vasfı ile ….., adına tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taraflara keşif giderlerini yatırması için kesin süre verildiği, bu süre içinde keşif giderinin taraflarca yatırılmadığı gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36/1. maddesinin ispat külfeti kendisine düşen taraf aleyhine uygulanabilmesi için, öncelikle dosyanın keşfe hazır hale getirilmiş olması ve yapılması öngörülen keşfin gün ve saatinin belirlenmesi zorunludur. Bundan sonra belirlenen keşif günü ile ilgili ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayları, taraf tanıkları, uzman bilirkişilere verilecek ücretler, vasıta parası ve yapılacak tebligatlarla ilgili masraflar kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgililere makul bir süre tanınmalı, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da, bilirkişi adayları, taraf tanıkları ve uzman bilirkişilere çıkarılacak davetiyelerin muhatabına ulaşabilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmeli, bu ara kararına uymamanın sonuçları, hazır bulunan davacıya ihtar edilip, hazır bulunmayanlara usulen tebliğ edilmelidir.
Somut olayda; Mahkemece, 16.07.2020 tarihli celsede kurulan ara kararı ile ücret kalemleri belirtilmiş ve toplam keşif gideri olan 1.584,90 TL’yi davacıların yatırması için süre verilmiş ise de, asıl dava ve birleşen davanın davacılarından her birinin keşif masraflarının ne kadarından sorumlu olduğu, keşif giderinin tamamını mı yoksa bir kısmını mı ödemeleri gerektiği açıkça belirtilmemiştir. Bu nedenle keşfe ilişkin ara kararın usul ve yasaya uygun olduğundan söz edilemez. Yasada öngörülen şekle uygun kurulmayan ara kararına sonuç bağlanılarak, davacı Hazine’nin keşif deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, davacı Hazine’ye keşif giderlerini yatırması için 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesi uyarınca yeniden yöntemine uygun, keşif gün ve saatinin de belirlendiği makul bir süre verilmeli, ara kararı gereklerinin yerine getirilmesi durumunda mahallinde keşif yapılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin kanun hükmünün hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, davacı Hazine’nin hüküm yerinde asli müdahil olarak gösterilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
HMK Madde 291 Keşfe katlanma zorunluluğu
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/404E. , 2017/3171K.
- HMK Madde 291
- Keşfe katlanma zorunluluğu
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava dışı … Bilgisayar Zam. Kont. Sist. San. ve Tic. Ltd. hakkında kredilerin geri ödenmemesi sebebiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini, 414 nolu taşınmaz , 3.kat, 10 nolu bağımsız bölümünün, 22.07.2010 tarihinde yapılan cebri ihale sonucu alacağa mahsuben satın alınarak tapuya tescil edildiğini, 01.01.2011- 24.08.2011 tarihleri arası, aylık 1.250,00 TL’den toplam 10.000,00 TL ecrimisilin, 01.01.2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, görev itirazında bulunarak, taşınmazda kiracı olarak bulunmaktayken davacı tarafından satın alınması üzerine kira ödeyebilmek için davacı yanla irtibata geçildiğini; bu talebin olumlu karşılanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ıspatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere göre ;çekişme konusu 414 parsel sayılı taşınmaz 3. kat, 10 nolu bağımsız bölümün cebri icra yoluyla 22.07.2010 tarihinde davacı banka tarafından iktisap edildiği ve 01.01.2011- 24.08.2011 tarihleri arası dönem için ecrimisil talep edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, mahalinde yapılan keşifte 9-10 kapı nolu bağımsız bölümlerin işyeri olduğu belirlenmiş ise de kim tarafından kullanıldığı tespit edilmeden, taraf delilleri tam olarak toplanmadan sonuca gidilmiş olup, yapılan incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğu söylenemez.
Şöyle ki; keşif sonucu düzenlenen 28.11.2003 tarihli bilirkişi raporunda tasdikli projesine göre dava konusu (10) nolu bağımsız bölümün apartmanın yol sokağı cephesinden bakıldığında binanın 3.normal katında sol tarafta bulunması gerektiği,binanın 3. normal katında sağ taraftan girişi olan 2 daire yapılmış olduğu ,davalı şirketin, dava dışı … Bilgisayar Zam. Kont. Sist. San. ve Tic. Ltd.Şti,’den kiraladığı dairenin sağ taraftaki (9) kapı nolu daire olduğu ,tahliye tebligatının sağ taraftaki (10) nolu daireye yapıldığı, raporun sonuç ve kanaat bölümünde dava konusu 152/1360 arsa paylı (10) bağımsız bölüm nolu dairenin binanın 3.normal katındaki sağ taraftan girişi olan iki daireden (9) kapı nolu daire olduğu tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca, davalının cevap dilekçesindeki kabul beyanı gözetilerek davacının ihale sonrası satın aldığı bağımsız bölümün yerinin açıkça tesbiti, sağ tarafta girişte iki daire yapıldığı tespit edilmiş olmakla, 9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin davalı tarafından birlikte kullanılıp kullanılmadığı, çekişme konusu 10 nolu bağımsız bölümün kira sözleşmesinde belirtilen yer için kalıp kalmadığının tesbiti ve davalı kullanımının saptanması halinde ecrimisile karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; HMK 326 gereğince, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulması gerekirken bu yönden hüküm kurulmaması doğru değildir.
Öte yandan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 288 ve 291. maddesinde keşfin nasıl yapılacağı hüküm altına alınmış, keşif, mahkemenin, kişiler veya nesneler üzerinde doğrudan ve duyu organlarına dayanarak bilgi sahibi olması olarak tanımlanmıştır. Keşif, mahkemece yapılacak bir işlem olduğundan, keşif sırasında yapılan tüm işlemler ve beyanları içeren bir tutanağın keşif mahallinde düzenlemesi gerektiği açıktır. Mevcut yasal düzenlemeye aykırı olarak mahkemece keşifte önceden düzenlenen keşif tutanağında ilaveler yapılmak suretiyle keşif anındaki mevcut durum açıkça tespit edilmeden keşif yapılması doğru değildir.
Davacı ve davalının temyiz itirazı belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle,hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.