
Bilirkişinin yetkileri
HMK Madde 278
(1) Bilirkişi, görevini, mahkemenin sevk ve idaresi altında yürütür.
(2) Bilirkişi, görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşerse, bu tereddüdünün giderilmesini, her zaman mahkemeden isteyebilir.
(3) Bilirkişi, incelemesini gerçekleştirirken ihtiyaç duyarsa, mahkemenin de uygun bulması kaydıyla, tarafların bilgisine başvurabilir. Taraflardan birinin bilgisine başvurulacağı hâllerde, mahkemece bilirkişiye taraflardan biri bulunmaksızın diğerinin dinlenemeyeceği hususu önceden hatırlatılır.
(4) Bilirkişinin oy ve görüşünü açıklayabilmesi için bir şey üzerinde inceleme yapması zorunlu ise mahkeme kararı ile gerekli incelemeyi yapabilir. Bu işlemin icrası sırasında taraflar da hazır bulunabilir.
6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, bilirkişiyi sevk ve idare görevinin, tümüyle mahkemeye ait bir görev olduğu açıkça hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme uyarınca, bilirkişinin görev alanını ve sınırlarını belirleyecek; onu faaliyetinin icrası sırasında sürekli bir biçimde yönlendirecek ve denetleyecek olan birim, mahkeme olacaktır. Bilirkişi, esas itibarıyla, hâkimin yardımcısı konumunda bulunduğuna göre, hâkimin, bilirkişinin faaliyet alanını ve sınırlarını belirlemesi ile onu yönlendirip denetlemesini, son derece doğal karşılamak gerekir.
Öte yandan, bilirkişinin görev alanı veya sınırları konusunda yahut faaliyetinin yürütülmesi sırasında herhangi bir tereddüt ile karşılaşması hâlinde, faaliyetini sevk ve idare eden, onu yönlendiren, mahkemeyle koordineli bir biçimde çalışması şarttır. Bu yüzden, bilirkişinin, görevini etkin ve sağlıklı bir biçimde yerine getirmesini temin, yani görev alanı, sınırları veya faaliyetinin yürütülmesi sırasında karşılaşabileceği tereddütleri derhal bertaraf etmek amacıyla, kendisini görevlendiren mahkemeye yönelebilme yetkisi, maddenin ikinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle hüküm altına alınmıştır.
Maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında öngörülen düzenlemelerle, bilirkişinin bilgi alma yetkisinin varlığına açıkça işaret edilmiş ve bu yetkinin kapsamında hangi hususların yer aldığı da gösterilmiştir. Bilirkişinin, objektif, gerçekçi ve sağlıklı bir temel üzerine oturtulmuş rapor hazırlayıp mahkemeye sunabilmesi için, kamusal bir takım yetkilerle donatılmış olması gerekir. Aksi takdirde, onun, bu temel işlevini, gereklerine uygun bir biçimde yerine getirmesi mümkün olmaz. Öte yandan, nerede bir görev varsa, orada mutlaka bir yetki de vardır; yetkiyle donanmamış bir görev ifa edilemeyeceği gibi, görevsiz salt bir yetki de bulunamaz. Bilirkişinin üstlenmiş olduğu temel işlevi, gereklerine uygun bir biçimde yerine getirebilmesi için, kendisine tanınmış olan kamusal yetkilerden birisini de bilgi alma yetkisi oluşturur. Onun özel ve teknik bilgisine giren konuda mahkemeyi aydınlatabilmesi için, öncelikle görüşüne başvurulan hususun ne olduğunu açık ve kesin bir biçimde kavraması, somut olayın verileriyle özgün koşullarını saptaması gerekir. Bu tür bir faaliyet, bazı konularda bilgi edinmeyi zorunlu kılar; bunun aracı ise bilgi alma yetkisidir. Bilirkişi sözü edilen yetkiyi sorular sormak suretiyle kullanır. Bilirkişi, bilgi alma yetkisi kapsamında, incelemesini gerçekleştirirken, ihtiyaç duyarsa, mahkemenin de iznini almak kaydıyla, tarafların bilgisine başvurabilir; yani, onları dinleyebilir; işin nitelik ve özellikleri zorunlu kılıyorsa, daha önceden mahkemece dinlenmiş olan tanıkların, kendisinin de hazır bulunduğu bir ortamda bilgi eksikliğinin giderilmesi bağlamında bir kez daha dinlenilmesini talep edebilir.
Maddenin son fıkrasında ise bilirkişinin oy ve görüş beyan edeceği hususun bir nesne ya da eşya ile ilişkili olması hâlinde, mahkemece yetkilendirilmiş olmak kaydıyla, sözü edilen nesneyi ya da eşyayı inceleyebileceği, onu muayene edebileceği, onun üzerinde çalışabileceği, hatta bulunduğu yere gidip oradaki çevresel faktörleri dahi irdeleyip değerlendirebileceği hususu, bir anlamda tabiri caiz ise keşif yetkisi de hüküm altına alınmıştır.
Adalet Komisyonu Değişiklik Gerekçesi
Tasarının 282 nci maddesinin ikinci fıkrasında, uygulamada tereddüde yer vereceği düşüncesiyle “yahut faaliyetinin yürütülmesi sırasında herhangi bir” ibaresi fıkra metninden çıkarılmış; ayrıca maddenin dördüncü fıkrası, düzenlemede öngörülen ihtiyacın diğer maddelerle karşılanmış bulunması sebebiyle, verilen önerge doğrultusunda madde metninden çıkarılmış ve fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiş ve madde teselsül nedeniyle 284 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
HMK Madde 278 Bilirkişinin yetkileri
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2015/4363E. , 2016/3635K.
- HMK Madde 278
- Bilirkişinin yetkileri
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı-birleşen dosya davacısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Taraflar arasındaki asıl davada; davacı taşeron tarafından eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istenmiş, birleşen davada ise davacı yüklenici tarafından, taşeronun işi yarım bırakması nedeniyle uğranılan zararın ve fiyat farkının tahsili için girişilen takibe itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istenmiş, mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, takibin devamına icra inkâr tazminatının tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı birleşen davanın davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirket ile imzalanan … tarihli sözleşmeyle, … Havaalanı İnşaatı İşi’nde yapılacak olan kaliteli beton imalatında kullanılacak olan agreganın temini işini ve … tarihli sözleşmeyle de aynı işin temel altı imalatların yapılmasını üstlendiğini, müvekkilinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesine rağmen davalının ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, çeklerinin karşılıksız çıktığını, müvekkilinin ürettiği malzemelerin davalı elemanları tarafından gizlice alındığını, noterden fesih ihtarı gönderip alacaklarının tahsili için … İcra Müdürlüğü’nün … nolu dosyasında … keşide tarihli … TL bedelli çek ve … düzenleme ve … tediye tarihli … TL bedelli senet için, işlemiş faizleriyle birlikte toplam … TL için icra takibine giriştiğini, borçlu davalının takibe haksız ve yersiz itirazının iptâline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı taşeronun yükümlülüklerini yerine getirmediğini iş akışına engel olup ihtarlarına rağmen işi durdurduğunu ağır çalıştığını, takibe dayanak yaptığı senedin fotokopi olduğunu, davacıyı ara ve avans ödemelerinin yapıldığını, nihai sonucun kesin hesapta çıkacağını beyanla haksız açılan davanın reddini istemiştir.
Öte yandan asıl dava ile birleştirilen ve yüklenici tarafından taşerona karşı açılan Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında davalı taşeronun işi yarım bırakması nedeniyle davacı yüklenici tarafından tamamlanan imalâtlardan dolayı maruz kalınan zararların ve fiyat farklarının davalı tarafça tazmini için kesilen faturaya göre cari hesapta oluşan … TL alacağın tahsili için girişilen takibe itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istendiği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında; tarafların sundukları delillerin toplandığı,bu amaçla davalı şirketin kayıt ve belgeleri üzerinde istinabe yoluyla bilirkişi incelemesi yapılıp ilk rapor alındıktan sonra, … günlü oturumdaki ara kararında HMK’nın 278. maddesi gereğince işlem dosyaları üzerinde inceleme yapmak üzere yerinde inceleme yetkisi verilmesine, bilirkişilerin şehir dışında bulunan dosyalara ilişkin incelemeleri yönünden gerekli olan ulaşım giderlerinin davacı tarafça karşılanmasına karar verilmiştir. Ancak bu ara kararının icrası için bir talimat yazısı yazılmadığı halde bilirkişilerin bu ara kararı uyarınca … tarihinde … Bölge Müdürlüğü’nde bulunan ihale işlem dosyası üzerinde hakim nezareti olmadan yaptıkları inceleme sonucuna göre hükme esas alınan … havale tarihli raporlarını düzenleyip mahkemeye sundukları, mahkemece de bu rapor ve ek rapor esas alınarak hüküm kurulduğu görülmektedir.
Kanunda belirtilen haller dışında, deliller davaya bakan mahkeme huzurunda, mümkün olduğunca birlikte ve aynı duruşmada incelenir. Bu kural doğrudanlık ilkesinin bir sonucudur. Zorunlu hallerde (HMK197/2) başka yerde bulunan ve mahkemeye getirilemeyen deliller o yerde istinabe yoluyla toplanabilir.
HMK 218/1. maddesinde “Mahkemeye getirilmesi zor veya sakıncalı olan belgeler, hâkim veya görevlendireceği bilirkişi tarafından yerinde incelenir ya da bu belgelerin mahkemeye sunulmuş örnekleri asıllarıyla karşılaştırılır. İnceleme sonunda bir tutanak düzenlenir ve gerekli görülürse uygun teknik araçlarla belgenin aslı kaydedilir.”
HMK 197. maddesinde de “kanunda belirtilen hâller dışında, deliller davaya bakan mahkeme huzurunda, mümkün olduğu kadar birlikte ve aynı duruşmada incelenir…….
(2) Başka yerde bulunan ve mahkemeye getirilemeyen deliller, o yerde istinabe yoluyla toplanabilir.
(3) Delillerin incelenmesi veya beyanların dinlenmesi sırasında taraflar, istinabe olunan mahkemede hazır bulunabilir ve delillerle ilgili açıklama haklarını kullanabilirler. Bu hususu sağlamak için, taraflara incelemenin yapılacağı tarih ve yer bildirilir. Bu davet üzerine taraflar istinabe olunan mahkemede hazır bulunmasalar dahi deliller incelenir veya beyanlar dinlenir.
Bu yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece hükme dayanak alınan rapor usul hükümlerine aykırı olarak alınmıştır. … Hakiminin … Bölge Müdürlüğü’nde bulunan ihale işlem dosyalarının incelenmesi için istinabe talimatı yazmaksızın bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi vermesi, doğrudan inceleme yaptırma yetkisi bulunmadığı gibi incelemeye esas evrakların …’dan mahkemeye getirtilmesinde de bir sakınca bulunmamaktadır. Mahkemece istinabe yoluna gidilmeli ya da varsa eksik evraklar da tamamlanarak yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınmalı tüm deliller değerlendirilerek sonuca varılmalıdır.
Kabule göre de alacak miktarı bilirkişi raporuyla belirlendiğinden koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddi gerekirken kabulü davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi de doğru olmamış hükmün bu nedenlerle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine … gününde oybirliğiyle karar verildi.
HMK Madde 278 Bilirkişinin yetkileri
Yargıtay İçtihatları
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2012/18505E. , 2012/25674K.
- HMK Madde 278
- Bilirkişinin yetkileri
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 109.489,00 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, davalının malik olduğu taşınmaz üzerine yapmış olduğu bina ile 99,69 m2 olmak üzere müvekkilerine ait taşınmaza müdahalede bulunduğunu,… 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2001 tarih 1998/1017 Esas- 2001/404 Karar sayılı ilamı ile müdahalenin meni’ne ve muhtesatın kal’ine karar verildiğini, kararın 15.04.2002 tarihinde kesinleştiğini, kararın icra takibine konu edilmiş olduğunu ve halen işlemlerin devam ettiğini, davalının yaklaşık 15 yıldır haksız ve taşkın inşaatı ile müvekkilerine ait taşınmazı hukuka aykırı olarak kullandığını belirterek, 15.08.2010 tarihinden geriye dönük olarak 5 yılı kapsayan ecrimisil alacağı olan toplam 109.489 TL ecrimisil alacağının yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; 30.01.2012 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulü ile 15.08.2005-15.08.2010 tarihleri arasındaki dönem için, toplam 58.328 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada, ecrimisil miktarının tayin ve tespiti için, mahkemece dayanak yapılan bilirkişi raporu Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre, hüküm kurulmasına yeterli değildir.
Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HUMK.’nun 284 ve 6100 sayılı, HMK.’nun 278-279.maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, emsal değerlendirmesi yapılmadan, taşınmazın bulunduğu yöre, nitelikleri, rantabl kullanabilirlik alanın mevcudiyeti vb. hususlar gözönüne alınarak ecrimisilin başlangıç tarihi olan 15.08.2005 tarihi itibariyle 800 TL/ay ecrimisile mütehamil olabileceği belirlenerek, belirlenen bu ilk döneme, sonraki dönemler için Toptan Eşya Fiyat Endeksleri dikkate alınmak suretiyle ecrimisil tespit edilmiştir. Bu haliyle raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığının gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.Mahkemece mahallinde üç kişilik uzman bilirkişi kurulu yeniden keşif yapılarak, somut emsaller de incelenerek (resen emsal araştırması yapmak ya da taraflardan emsal göstermeleri istenmek suretiyle) ecrimisil hesabı yapan bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.