Yargıtay İçtihatları

Görevsizlik veya Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler

HMK Madde 20

MADDE 20- (1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, (…) (1) süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.(1)(2)

(2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.

.___________

(1) Anayasa Mahkemesi’nin 10/2/2016 tarihli ve E:2015/96, K:2016/9 sayılı Kararı ile, bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten…” ibaresi iptal edilmiş olup, kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 23/2/2016 tarihinden başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi hüküm altına alınmıştır.

(2) 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu fıkraya “taraflardan birinin,” ibaresinden sonra gelmek üzere “bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden,” ibaresi eklenmiş, fıkrada yer alan “, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına” ibaresi “dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen” şeklinde değiştirilmiştir.

6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi

Bilindiği gibi, görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler, 1086 sayılı Kanunun 193 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, sözü geçen Kanunun sisteminden kısmen ayrılınmıştır.

Maddenin birinci fıkrasına göre, davanın açıldığı mahkeme, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verirse, bu karar (kanun yoluna tâbi olmadığı için) kesinse bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmişse, sürenin dolmasından itibaren, kanun yoluna başvurulup, başvuru reddedilmişse, ret kararının tebliğinden itibaren, onbeş gün içinde, taraflardan birinin kararı veren mahkemeye başvurarak, dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesini istemesi gereklidir. Bu süre içinde başvurulmayacak olursa, yine aynı mahkeme, davanın açılmamış sayılmasına karar verecektir. Görüldüğü gibi, bu başvuru, görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemeye yapılmaktadır. Burada, görevsizlik veya yetkisizlik kararında görevli veya yetkili olduğu belirtilen mahkemeye başvuru kabul edilmeyerek, daha pratik bir yol oluşturulmak istenmiştir. Gerçekten, kendisinde dava açılmamış veya dosya diğer mahkeme tarafından kendisine henüz gönderilmemiş bir mahkemeden davaya devamın istenmesi, pratik değildir. Mahkemenin, içinde bulunulan bu aşamada, yapabileceği tek şey, dosyayı görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemeden istemekten ibarettir. Oysa, görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin tarafların başvurusu üzerine, dosyayı görevli veya yetkili mahkemeye göndermesi daha pratik bir yoldur.

Gönderme işlemi sırasında, gönderme masraflarının ve gönderilen mahkemenin tebliğ giderlerinin varsa avanstan karşılanacağı, artan kısmın da dosya ile birlikte gönderileceği, avans bu masrafı karşılamıyorsa gönderme isteğinde bulunandan alınacağı tabiidir.

İkinci fıkraya göre ise görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine, görevli veya yetkili olduğu belirtilerek dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara bir davetiye göndererek davaya devam edilmesini sağlayacaktır

Adalet Komisyonu Değişiklik Gerekçesi

Tasarının 25 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen “kesin veya” ibaresi, anlamı kuvvetlendirmek amacıyla, “ kesin ise bu tarihten” şeklinde, “onbeş gün” ibaresi ise sürelerin hesabında kolaylık sağlanması ve uygulamadan kaynaklanan sorunların giderilmesi amacıyla “iki hafta” şeklinde değiştirilmiş ve madde teselsül nedeniyle 26 ncı madde olarak kabul edilmiştir.

HMK Madde 20 Görevsizlik veya Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler

Yargıtay İçtihatları

1. Hukuk Dairesi 2018/3588 E. , 2018/12720 K.

  • HMK Madde 20
  • Görevsizlik veya Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemenin görevsizliğine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR

Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakan …… Yüksel’in maliki olduğu … İli …… İlçesi …… Köyiçi Mevkii 2560 ada, 2554, 2551, 1477 parsel sayılı taşınmazlarda tapu kaydında sehven adının “…… Yüksel” olarak yazıldığını ileri sürerek, malik hanesinin nüfus kayıtlarına uygun olarak “…… Yüksel” şeklinde düzeltilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Dava, …… Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış, Mahkemece uyuşmazlığın mülkiyet değişikliğine yol açabilecek tapu iptal ve tescil davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dosyanın gönderildiği …… 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ise davanın malik ve mülk değişikliğine sebebiyet vermeyeceğinden çekişmesiz yargı işlerinden sayılan tapuda isim tashihi davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.

Bilindiği üzere; görevsizlik kararı veren mahkeme bu kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir. Dava dosyasını kendiliğinden (re’sen) görevli mahkemeye gönderemez. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi hükmü gereğince; taraflardan birinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re’sen gözetilir.

Somut olayda, Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının 18.10.2014 tarihinde kesinleştiği 2 haftalık hak düşürücü süre içinde tarafların dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için herhangi bir müracaatta bulunmadıkları, dosyanın yasal süresinden sonra 27.01.2015 tarihinde davacı vekilinin talebi üzerine görevli mahkemeye gönderildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; 6100 sayılı HMK’nun 20. maddesi dikkate alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

HMK Madde 20 Görevsizlik veya Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler

Yargıtay İçtihatları

3. Hukuk Dairesi 2018/1706 E. , 2018/10889 K.

  • HMK Madde 20
  • Görevsizlik veya Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; … Stadyumunda davalının 2012-2013 futbol sezonunda yaptığı müsabakalarda üçüncü firmalara ait forma reklamından elde ettiği hasılatın %5′ nin davacıya ait olduğunu ve bu bedelin ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı; davanın reddini savunmuştur.

… 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.12.2015 tarih ve 2014/518 E. 2015/378 K. Sayılı ilamı ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Dairemizce 20.11.2017 gün ve 2017/6417-16189 sayılı ilam ile karar onanmıştır.

Mahkemece onama kararına karşı karar düzeltme yolu kapalı olduğu ve onama ilamı ile hükmün 20.11.2017 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle 28.12.2017 tarihli ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

6100 sayılı HMK’ nun 20. maddesi uyarınca ; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini ister. Yasa hükmüne göre; görevsizlik kararını veren mahkeme, dava dosyasını re’sen görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilebilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için taraflardan birinin, görevsizlik kararını veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Görevsizlik kararını veren mahkemeye başvurma süresi iki hafta olup, bu süre hak düşürücü niteliktedir.

Bu nedenle mahkeme tarafından re’sen gözetilmesi gerekir. İki haftalık hak düşürücü süre; bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. Somut uyuşmazlıkta; mahkemece onama kararına karşı karar düzeltme yolu kapalı olduğu ve onama ilamı ile hükmün 20.11.2017 tarihinde kesinleştiği, davacının dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinin olmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; Dairemizin 20.11.2017 gün ve 2017/6417-16189 sayılı onama ilamının davacıya tebliğ edildiğine dair dosyada belge bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, HMK’ nun 20. maddesi uyarınca; görevsizlik kararının onanmasına dair ilamı davacıya tebliğ edilmedikçe 2 haftalık hak düşürücü süre başlamayacağından, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, mahkemenin ek kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile davanın açılmamış sayılmasına dair EK KARARIN HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

HMK Madde 20 Görevsizlik veya Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler

Yargıtay İçtihatları

4. Hukuk Dairesi 2020/1290 E. , 2021/889 K.

  • HMK Madde 20
  • Görevsizlik veya Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler

Davacı … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 03/05/2013 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28/12/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalılardan … ve … vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle davalı …’nin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1- Davacı vekili ile davalılardan …’ın temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, muvazaa nedeniyle tapunun iptali ile tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılardan … ve … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili ile davalı asıl …’ın, hükmün temyiz edilmesinden sonra vermiş oldukları 27/04/2016 tarihli ortak dilekçeleri ile temyiz isteminden feragat ettikleri ve davacı vekilinin vekaletnamesinde temyizden feragat yetkisinin olduğu anlaşılmakla; davacı vekili ile davalı asıl …’ın feragat nedeniyle temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davalı …’nin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davacı vekili, davalı eş …’ın aile konutu şerhi bulunan … ilçesi … mah. 2880 ada 4 parselde bulunan taşınmazı davalı …’ya devrettiğini, yine evlilik birliği içinde alınan … ili … ilçesinde kain 4446 ada 9 parselde kayıtlı taşınmazı mal kaçırma amacıyla diğer davalı …’ye devrettiğini belirterek, anılan taşınmazların tapu kaydının iptali ile davalı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Davalı … vekili; muvazaa iddiasının ispatlanamadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davalılar … ve … davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece; davalı eş …’ın dava konusu edilen taşınmazları satmasını gerektirir hiçbir makul sebep olmadan davacı eşinden mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak satış göstermek suretiyle diğer davalılara devrettiğini, bu devirlerin boşanma davası ve mal rejiminin tasfiyesinden doğan katılma alacaklarını akamete uğratma kastıyla yapıldığı, bu hususun özellikle davalı …’nun duruşmada alınan beyanı ile de sabit olduğu, öte yandan 4446 ada 9 parsel 3 nolu bağımsız bölümün de …’ye devredilmesine rağmen elektrik ve su aboneliğinin davalı … adına devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, taşınmazların tapu kayıtlarının iptalleri ile davalı … adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

Gerek dava dilekçesi, gerekse mahkemenin kabul biçimine göre dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde yer alan genel muvazaa hukuksal nedenine dayanmaktadır. “Aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerine dair 4787 sayılı Kanunun” 4. maddesinde; “Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:

1-22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler.

2- 20/05/1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi. 3- Kanunlarla verilen diğer görevler.” şeklinde Aile Mahkemelerinin bakacağı işler açıkça ve sınırlı sayıda belirlenmiştir. Şu halde, davanın dayanağı TMK’nun ikinci kitabında yer almayıp, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19.maddesinde yer alan genel muvazaa hukuksal nedeninden kaynaklandığına göre, davanın genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerekirken Aile Mahkemesi tarafından davaya bakılıp yargılamanın sonuçlandırılması doğru görülmemiştir. Görev hususunun Aile Mahkemesince re’sen gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle davacı vekili ile davalı asıl …’ın temyiz dilekçelerinin reddine, temyiz edilen kararın (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı … yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden taraflarından peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 01/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.