Yargıtay İçtihatları, Avukat Murat ÖCAL, Bodrum Avukat, Datça Avukat, Marmaris Avukat, Fethiye Avukat, Çeşme Avukat, Aydın Avukat, Kuşadası Avukat, Alanya Avukat, Antalya Avukat, Adana Avukat, Mersin Avukat, Çeşme Avukat, Balıkesir Avukat, Çanakkale Avukat, Ankara Avukat, İstanbul Avukat, Yozgat Avukat, Sivas Avukat

Adli yardım talebinin incelenmesi

HMK Madde 337

(1) Mahkeme, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebilir.(Ek cümle : 11/4/2013-6459/ 23 md.) Ancak, talep hâlinde inceleme duruşmalı olarak yapılır. (Ek cümle : 11/4/2013-6459/ 23 md.) Adli yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebi açıkça belirtilir.

(2) (Değişik : 11/4/2013-6459/ 23 md.) Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir.

(3) Adli yardım, daha önce yapılan yargılama giderlerini kapsamaz.

6100 Sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi

Maddenin birinci fıkrasında, mahkemenin, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmadan yahut asıl dava veya takipteki karşı tarafı dinleyerek de karar verebileceği hususu hüküm altına alınmıştır. İkinci fıkra ile adli yardım talebi hakkında mahkemelerce verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurulamayacağı düzenlenmiştir. Ancak adli yardım talebi hakkındaki kararlar maddî anlamda kesinlik kazanmaya elverişli olmayan kararlardır. Bu nedenle, koşullardaki değişiklik sebebiyle tekrar aynı dava veya iş için aynı kişi tarafından adli yardım talebinde bulunulabilir.

Adli yardım kararı, kişiye, yapılacak olan yargılama giderlerinden geçici muafiyet ve yapılacak olan bazı masraflar için avans verilmesini kapsadığından, dava veya takibin devamı sırasında verilen adli yardım kararlarının geriye yürümeyeceği ve daha önce yapılmış bulunan giderlerin geri ödenmesinin söz konusu olmayacağı açıktır.

Adalet Komisyonu Değişiklik Gerekçesi

Tasarının 341 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “gerekli görürse karşı tarafı da dinleyebilir.” ibaresi, mahkemece adli yardım talebinin incelenmesi sırasında, gerekli gördüğü takdirde karşı tarafı dinlemesi, Komisyonumuzca kabul görmediğinden madde metninden çıkarılmış ve madde teselsül nedeniyle 343 üncü madde olarak kabul edilmiştir.

6459 Sayılı Kanunda Yer Alan Değişiklik Gerekçesi

Düzenlemeyle, talep hâlinde adlî yardım talebinin incelenmesinin duruşmalı olarak yapılacağı öngörülmektedir. Ayrıca, adlî yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebinin açıkça belirtilmesi kuralı getirilerek gerekçesiz ret kararlarının engellenmesi amaçlanmıştır.

Mevcut düzenlemede adlî yardım talebine ilişkin kararlara karşı hiçbir kanun yolunun bulunmaması AİHM kararlarında eleştiri konusu yapılmaktadır. Maddede değişiklik yapılarak, adlî yardım talebinin reddine karşı bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz mekanizması getirilmektedir. Bu düzenlemelere ilave olarak adlî yardım talebi reddedilirse ilgilinin ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunabilmesi imkânı öngörülmektedir.

HMK Madde 337 Adli yardım talebinin incelenmesi

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/8519E. , 2022/7996K.

  • HMK Madde 337
  • Adli yardım talebinin incelenmesi

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise erkeğin kabul edilen boşanma davasının tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Davalı-davacı kadın, temyiz dilekçesinde adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334-340. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 336/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtaya da yapılabilir ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 337/1. maddesi uyarınca duruşma yapmaksızın talep hakkında karar verilebilir. Davalı-davacının adli yardım talebini içeren dilekçesi ve dosya kapsamındaki belge ve bilgiler hep birlikte değerlendirildiğinde; kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin ödemesi gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından, davalı-davacı kadının adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

2-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün bulunmamasına göre, davalı-davacı kadının tüm temyiz itirazları yersizdir.

3-Davacı-davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a) Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.

b) Dava; erkek tarafından açılan ve Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde düzenlenen boşanma davası, birleşen dava ise kadın tarafından açılan ve Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesinde düzenlenen tedbir nafakası davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda taraflara herhangi bir kusur yüklenmeden, ispatlanamadığı gerekçesiyle erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Hükmün davacı-davalı erkek tarafından istinafı üzerine bölge adliye mahkemesince verilen esastan ret kararı yine davacı-davalı erkek tarafından temyiz edilmiş olup Dairemizin 06.12.2021 tarihli ilamı ile “… her ne kadar ilk derece mahkemesince …. ileri sürülen vakıalar ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de; tanık beyanları dikkate alınmasa dahi dosya arasında bulunan bakım evi kayıtları ile kadının erkek ile ilgilenmediği, onu ziyaret dahi etmediğine ilişkin vakıaların kanıtlandığı gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek davanın ispatlanamadığından reddinin doğru olmadığı …” gerekçesiyle bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararı bozulmuş, dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. İlk derece mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; son 5 yıldır bakım evinde bulunan davacı-davalı erkeği bu süre zarfında hiç ziyaret etmeyen, onunla ilgilenmeyen, bu suretle erkeğe duygusal şiddet uygulayan davalı-davacı kadın ile tarafların fiilen birlikte yaşadıkları süre zarfında müşterek evin ve kadının maddi ihtiyaçlarını karşılamayan, fiili ayrılık döneminde müşterek konutu satarak kadın ve çocukları müşterek evden çıkmak zorunda bırakan, bu suretle kadına ekonomik şiddet uygulayan davacı-davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-davalı erkeğin tazminat taleplerinin eşit kusur nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm bu … her iki tarafça yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir.

İlk derece mahkemesi bozma öncesi kurmuş olduğu ilk hükümde davacı-davalı erkeğe “Ekonomik şiddet” vakıasını kusur olarak yüklememiş ve bu karar davalı-davacı kadın tarafından istinaf ve temyiz edilmeyerek bu yönden davacı-davalı erkek yararına usûli kazanılmış hak oluşmuştur. Bozma sonrası ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davacı-davalı erkeğin bu usûli kazanılmış hakkına aykırı olacak şekilde anılan vakıanın davacı-davalı erkeğe kusur olarak yüklenilmesi ve bunun sonucu olarak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamıştır. Somut olayda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları uyarınca davalı-davacı kadın tam kusurlu olup, yanılgılı gerekçe ile tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

c) Yukarıda (3/b) bendinde açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı kadın tam kusurlu olup, kadının bu kusurlu davranışları her ne kadar erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil etmiyor ise de davacı-davalı erkek yararına somut olayda Türk Medeni Kanunu’nun 174/1 maddesi koşulları oluşmuştur. O halde, davacı-davalı erkek yararına uygun miktarda maddî tazminata (TMK m. 174/1) hükmedilecek yerde yanılgılı gerekçe ile davacı-davalı erkeğin maddî tazminat talebinin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün, yukarıda (3/b) ve (3/c) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün, bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (2.) ve (3/a) bentlerinde gösterilen sebeplerle ONANMASINA, adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının …’ye yükletilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran …’e geri verilmesine, oy birliğiyle karar verildi. 11.10.2022 (Salı)

HMK Madde 337 Adli yardım talebinin incelenmesi

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/2498E. , 2018/5524K.

  • HMK Madde 337
  • Adli yardım talebinin incelenmesi

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Davacılar İnan Yanık ve diğerleri vekili Avukat … tarafından, davalılar …Taşımacılık Tic. A.Ş. ve … aleyhine 10/12/2004 gününde verilen dilekçe ile trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; feragat nedeniyle davanın tüm davalılar yönünden maddi tazminat talebinin reddine, davanın manevi tazminat yönünden esastan reddine dair verilen 28/03/2017 günlü karara karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince esastan reddine dair verilen 10/11/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın maddi tazminat yönünden feragat nedeniyle, manevi tazminat yönünden esastan reddine dair verilen hüküm hakkında davacılar vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi tarafından, davacılar vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinde; ilk derece mahkemesinin UYAP sistemi üzerinden alınan gerekçeli kararının hüküm kısmının 6. bendinde; “ Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince red edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 10.301.13 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine” denildiği halde; dosya içerisinde bulunan fiziki kararın hüküm fıkrasının 6. bendinde ise “Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince red edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 10.301.13 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara verilmesine” cümlesinin yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle ilk derece mahkemesinin UYAP ortamında kayıtlı gerekçeli kararı ile fiziki dosyada bulunan gerekçeli kararı arasında çelişki oluşmuştur. Kararlarda farklı hükümler bulunması

ileride uygulamaya dönük karışıklıklara sebep olabileceğinden ve bu durum da mahkeme kararlarına güven ilkesini zedeleyebileceğinden dosya kapsamına uygun bir biçimde fiziki karar ile UYAP ortamındaki kararın hüküm fıkraları arasındaki çelişkinin ve içerik farklılığının giderilmesi için … Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan … Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de … Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.