
Ret Usulü
HMK Madde 38
(1) Hâkimin reddi sebebini bilen tarafın, ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret talebi dinlenmez.
(2) Hâkimin reddi, dilekçeyle talep edilir. Bu dilekçede, ret talebinin dayandığı sebepler ile delil veya emarelerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir.
(3) Hâkimin reddi dilekçesi, reddi istenen hâkimin mensup olduğu mahkemeye verilir.
(4) Ret talebi geri alınamaz.
(5) Hâkimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı taraf bir hafta içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra yazı işleri müdürü tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri, dosya ile birlikte reddi istenen hâkime verilir. Hâkim bir hafta içinde dosyayı inceler ve ret sebeplerinin kanuna uygun olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile bildirerek, dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere yazı işleri müdürüne verir.
(6) (Mülga:22/7/2020-7251/4 md.)
(7) (Mülga:22/7/2020-7251/4 md.)
(8) Hâkimi çekilmeye davet, hâkimin reddi hükmündedir.
(9) (Mülga:22/7/2020-7251/4 md.)
6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde yer alan, hâkimin reddi usulünü düzenlemektedir. 1086 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi, üçüncü fıkra olarak düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin beşinci fıkrasında bulunan, ret sebebinin yazılı delile dayanmaması hâlinde, merciin talebi reddetmekte veya gösterilen tanıkları dinleyerek bir karar vermekte serbest olduğuna ilişkin hüküm, bu düzenlemeye alınmamıştır. Çünkü, hâkimin reddi sebeplerinin ispatında tamamen serbest delil sisteminin kabul edilmiş olması karşısında, ret taleplerinin yazılı delile dayanıp dayanmamasının önemi bulunmamaktadır. Ret talebini inceleyecek olan merciin, gereksiz yere inceleme yapması ve davaların uzamasının önüne geçilebilmesi bakımından, ret talebinin somut dayanağının ve delillerinin gösterilmiş olması koşulu yeterlidir.
Adalet Komisyonu Değişiklik Gerekçesi
Tasarın 43 üncü maddesinin beşinci fıkrasında geçen “yedi gün” ibareleri, sürelerin hesabında kolaylık sağlanması ve uygulamadan kaynaklanan sorunların giderilmesi amacıyla “bir hafta” olarak değiştirilmiş ve madde teselsül gereği 44 üncü madde olarak kabul edilmiştir
HMK Madde 38 Ret Usulü
Yargıtay İçtihatları
4. Hukuk Dairesi 2011/12616 E. , 2011/13932K.
- HMK Madde 38
- Ret Usulü
Davacının dairemiz üyelerini çekilme hususunda karar vermeye davet ettiği anlaşıldı. Davacı isteminin 6100 sayılı HMK.nun 38/8.md.si uyarınca toplu ret niteliğinde olduğu anlaşılmakla 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 39/3. md.si “Daire ve kurulların toplantılarını engelleyen toplu ret istemlerinin dinlemeyeceği” hükmünü öngörmektedir. Açıklanan nedenlerle davacının toplu ret mahiyetindeki talebinin reddine karar verilerek dosyanın esasının incelenmesine geçildi.
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine ve aynı kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 2. ve 4/b-1. maddeleri gereğince takdiren 185,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine 22.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
HMK Madde 38 Ret Usulü
Yargıtay İçtihatları
4. Hukuk Dairesi 2011/12616 E. , 2011/13932K.
- HMK Madde 38
- Ret Usulü
Davacının dairemiz üyelerini çekilme hususunda karar vermeye davet ettiği anlaşıldı. Davacı isteminin 6100 sayılı HMK.nun 38/8.md.si uyarınca toplu ret niteliğinde olduğu anlaşılmakla 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 39/3. md.si “Daire ve kurulların toplantılarını engelleyen toplu ret istemlerinin dinlemeyeceği” hükmünü öngörmektedir. Açıklanan nedenlerle davacının toplu ret mahiyetindeki talebinin reddine karar verilerek dosyanın esasının incelenmesine geçildi.
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine ve aynı kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 2. ve 4/b-1. maddeleri gereğince takdiren 185,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine 22.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
HMK Madde 38 Ret Usulü
Yargıtay İçtihatları
Hukuk Genel Kurulu 2013/2379E. , 2014/116K.
- HMK Madde 38
- Ret Usulü
Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.06.2012 gün ve 2012/268- 286 sayılı kararın direnme uygun bulunarak dairesine gönderilmesini kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndan çıkan 08.05.2013 gün ve 2012/4-1162 E., 2013/631 K. sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar düzeltme isteminin esasına girilmeden önce karar düzeltme talebinde bulunan davalı vekilinin dilekçesinde talep ettiği reddi hakim konusu önsorun olarak tartışılmıştır.
Davalı vekilinin reddi hakim talebi konusunda; Davalı vekili, karar düzeltme dilekçesinde aynı zamanda Hukuk Genel Kurul’u heyetinde bulunan bazı başkan ve üyeler hakkında, davacılar ile aynı dairelerde görev yaptıkları, davacıların Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyeliği yaptıkları dönemde Yargıtay’a üye olarak seçildikleri ve Yar-Sav üyesi oldukları gerekçeleri ile reddi hakim talebinde de bulunmuştur.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 39.maddesinde, “Yargıtay daireleri ile kurulları oylamaya katılacakların tümünün hazır bulunması veya bu Kanunla belli edilen çoğunluğun meydana gelmesi halinde toplanır.Görüşmeler gizli olur. Daire ve kurullarda kararlar çoğunlukla verilir. Özel hükümler saklıdır.Dairelerin veya genel kurulların başkan ve üyeleri reddolunabilirler. Ret hususundaki istemler, reddedilen başkan veya üye katılmaksızın ilgili daire veya genel kurullarca incelenerek kesin karara bağlanır. Daire ve kurulların toplantılarını engelleyen toplu ret istemleri dinlenmez.” denilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Yargıtay başkan ve üyelerinin de reddolunabileceği düzenlenmiş ancak devam eden usulün nasıl olması gerektiği konusunda ayrıntılı bir düzenleme yapılmamıştır. Bu nedenle boşluk olan hususlarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 34.vd maddeleri gereğince uygulama yapılacağında duraksama bulunmamalıdır.
Davalı vekilinin, dilekçesinde reddettiği kişilerden Hukuk Genel Kurulu’nun Şubat ayı heyetinde nöbetçi olan başkan A ve üyeler B ile C kendilerine gündemin bildirilmesi üzerine; Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Üye’si B “…söz konusu talep hakimin reddini düzenleyen HMK 38.maddede belirtilen nedenlerden değildir. Talebin reddini yüksek kurulun takdirlerine arz ederim.” ifadeleri ile talebin reddi yönünde, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkan’ı A, “Tarafsızlığımdan en ufak bir tereddüdüm olmamasına rağmen bu dosyanın görüşülmesi kurulundan çekiliyorum.” ifadeleri ile çekilme yönünde ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Üye’si C ise, “…HMK 38.madde kapsamında verilen dilekçe kapsamında oturumdan çekiliyorum. Hakimin reddi talebi içerikten yoksun olduğundan reddini talep ederim.” ifadelerine yer vererek davacı vekilinin reddi hakim talebinin reddi yönünde görüş bildirmişlerdir. Bunun üzerine bahsi geçen başkan ve üyelerin katılmadığı ve yerlerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesi Üyesi D, Yargıtay 20.Hukuk Dairesi Üyesi E ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Üyesi F’nin katıldığı oturumda hakimlerin reddi konusu tartışılıp görüşülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK.)nun 34.maddesinde Hakimin Davaya Bakmaktan Yasaklılığı ve Reddi , aynı Kanunun 36.maddesinde Ret sebepleri düzenlenmiştir.
HMK.nun 41.maddesinin 1.fıkrasında, “(1) Hâkimin reddi talebi, aşağıdaki hâllerde kabul edilmeyerek geri çevrilir:
a) Ret talebi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemişse.
c) Ret talebinin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa…” hükmünü düzenlenmiştir. HMK.nun 34/b bendinden de açıkça anlaşılacağı üzere, davalı vekilinin, reddettiği başkan ve üyeler hakkında yeterli inandırıcılıkta sebep ve bu sebebe ilişkin delillerini sunması gerekmektedir. Davalı vekilinin göstermiş olduğu sebeplerin HMK’da ret ve yasaklılık sebepleri arasında sayılmadığı, ayrıca hakimin tarafsızlığını etkileyecek nitelikte görülmediği gibi dilekçe ekinde de red sebebini kanıtlayacak gazete yazılarından başka somut bir delil sunmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin reddi hakim talebi ve bu talep üzerine çekilme dileğinde bulunan başkan ve üyenin çekilme istekleri 12.02.2014 günü yapılan görüşmede oybirliği ile reddedilmiştir.
Reddedilen ve istinkaf talebi reddedilen başkan ve üyelerin yerlerine giren üyelerin katılmadığı, nöbetçi heyette ikinci oturumda işin esasının incelenmesine geçilmiş, ancak bu oturumda yapılan görüşmelerde karar nisabı sağlanamamıştır.
Gerek 12.02.2014 tarihindeki 2. oturumda, gerekse 19.02.2014 tarihinde yapılan son oturumdaki müzakereler sırasında, bir kısım üyelerce, dava konusu edilen haberde öz ile biçim arasında çelişki bulunmadığı, başlığın haberin içeriği ile uyumlu olduğu, haberin içeriğinde başlıktan daha ağır sözlerde bulunulduğu, haberin suç duyurusunun içeriği ile de uyumlu olup, suç duyurusunun haber yapıldığı gerekçeleri ile davalı hakkında tazminat talebinin reddi gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre 6217 Sayılı Kanun’un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanun’un 442/3. ve 4421 Sayılı Kanun’un 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren (226) TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, Harçlar Kanunu uyarınca eksik kalan 1,95 TL harcın karar düzeltme talep edenden alınmasına, 19.02.2014 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
HMK Madde 38 Ret Usulü
Yargıtay İçtihatları
14. Hukuk Dairesi 2014/8331E. , 2014/14196K.
- HMK Madde 38
- Ret Usulü
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.05.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 13.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesi gereğince tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece davalı olarak gösterilen kişinin dava tarihi itibari ile ölü olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ehliyeti, davada taraf olma ehliyetidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, taraf ehliyetini tanımlamamış, 38. maddesiyle Türk Medeni Kanununa yollamada bulunmakla yetinmiştir. Türk Medeni Kanununun 28. maddesi gereğince de gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyeti sona erer. Dava tarihinden önce ölümü nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur.
Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı 124. maddesi gereğince bir davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün ise de maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilebilir. Ayrıca, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.
Somut olayda; davalı M.. K.. dava konusu taşınmazdaki payını 07.08.1956 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile İ..l O..’a satmayı vaat etmiş, 05.12.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile de İ..O.. mirasçıları davacı C.. A..’e satış vaadinde bulunmuşlardır. Davacı, dava dilekçesiyle tapu maliki M.. K.. aleyhine tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Nüfus kayıtlarına göre M.. K..’in 20.03.1963 tarihinde öldüğü anlaşılmış, mahkemece davanın bu nedenle yani davalı olarak gösterilen kişinin dava tarihi itibari ile ölü olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı C.. A.., davalı M.. K.. ile dava dışı İ.. O.. arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesini temlik alan kişi olup davalı M.. A.. K..ile yapılan sözleşmenin tarafı olmadığından dava tarihi itibariyle ölü olduğu anlaşılan bu şahsı davalı göstermesi yukarıda belirtilen yasa hükmü gereğince kabul edilebilir bir yanılgıya dayanmaktadır.
Bu durumda mahkemece, davalının dosya içerisindeki verasat ilamında belirtilen mirasçılarına dava dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın usulden reddi oğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.